Hazine ve belediye arazilerine yapılanlar da dahil yaklaşık 13 milyon kaçak ve ruhsatsız yapıyı kayıt altına almak için imar yasasına eklenen geçici madde ile düzenleme yapıldı. Yapılan düzenlemenin şirin gözükmesi için de adını İmar Barışı koydular.
Bugüne kadar çıkarılan imar aflarında olduğu gibi, bu düzenleme de tamamen seçim döneminde oy ve gelir elde etme amacı taşımaktadır.
Seçim telaşı ile üzerinde düşünülmeden alelacele yapılan düzenleme içerisinde birçok sorun barındırmaktadır.
Kayıt altına alınacak ve ruhsatlıymış gibi muamele görecek bu yapıların depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda hiçbir çalışma yapılmadan bu yapılar kayıt altına alınacaktır. Yapının depreme dayanıklılığı tamamen malikin sorumluluğuna bırakılmaktadır. Kısacası, deprem riski olan alanlar kendi haline terk ediliyor.
Bununla birlikte, kamunun ortak malı yani hepimizin malı olan hazine ve belediye arazileri rayiç bedel üzerinden, buralara kaçak yapı yapan kişilere satılacak. Ancak, genelde yoksul kesimin yaşadığı bu alanların rayiç bedel üzerinden bu kişiler tarafından satın alınması mümkün olmayacağından, 2B arazilerinin satışında olduğu gibi yine rantiyeciler bu alanları bir şekilde ele geçirecekler.
Kanun, SİT alanlarını da koruma dışı bıraktığından, doğal ve arkeolojik SİT alanında kalan yapılar da bu imkandan yararlanacak, doğa ve tarih yine tahrip edilecektir. 1984 yılında çıkarılan 2981 sayılı yasadan sonra kaçak yapılaşma nasıl arttıysa bu düzenlemeden sonra da ‘nasılsa bir gün af çıkar’ diyerek talan ve yağma daha da artacaktır. Bugüne kadar çıkarılan tüm imar affı yasalarından sonra, kaçak yapılaşma sürekli artma eğilimi göstermiştir. Bu sefer farklı olmasını gerektirecek herhangi bir şey de yok.
Tüm bu ve benzeri olumsuzluklarına rağmen böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu da açık. Ancak yapılan düzenleme sorunları ortadan kaldırmak yerine yeni sorunlar çıkaracak. Çünkü bildirim yükümlülüğü tamamen vatandaşın sırtına yüklenmiş ve doğru bildirimde bulunmamak da cezaya bağlanmış.
Yapı Kayıt Belgesi müracaatı e-devlet üzerinden veya doğrudan kuruma yapılabiliyor. Yapılan müracaatta yapı malikinin beyanı esas, kaçak binanızın kaç metrekare olduğu, binanın bir kısmı kaçak ise bu kısmın kaç metrekare olduğu, binanızın yapı sınıfı, ne amaçla kullanıldığı, yapılacak hesaplamada önemli, ancak bu detayların tamamını doğru bildirmeniz gerekiyor. Aksi takdirde, hakkınızda ceza davası açılarak hapis cezası alabilirsiniz.
Sonuç olarak, bu yasa ile devlet, kaçak yapılaşmayı kontrol edemediğini, bu konularda herhangi bir politika üretemediğini açıkça kabul ediyor. Bugüne kadar kontrol edemediği kaçak yapılaşmayı bir şekilde kayıt altına alırken aynı zamanda bunu oy ve paraya çevirmek istiyor. Tüm iyi niyetimizle bunu bir ‘barış’ olarak kabul etsek dahi, bundan sonra aynı yasaların bir daha gündeme gelmemesi için; dar gelirli kesime yönelik konut projeleri yapılmalı, köyden kente göç kontrol altına alınmalıdır ve en önemlisi de toplum, tarih ve çevre bilincinin içselleştirilmesi gerekiyor.