CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Sezgin Tanrıkulu ile Grup Başkanvekili Özgür Özel, İŞİD terör örgütünün gerçekleştirdiği saldırılar ile örgüte Türkiye'den katılımın araştırılması ve etkin bir mücadele yönteminin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulması için TBMM'ye önerge verdi…
Bu girişim, iktidardaki siyasal İslamcıları yani Erdoğan ve AKP'yi teşhir için yapılmışsa, söyleyecek sözümüz yoktur... Bunun dışımdaki her türlü yaklaşım bir şekilde AKP'nin aklanmasına hizmet eder...
Uluslararası arenada IŞİD'e desteği ayyuka çıkmış ve iyice köşeye sıkışmış olmasına rağmen AKP'nin bu önergeyi kabul etmesi çok zor. Sahiplenmesi ise imkansızdır. Çünkü, gerek Ortadoğu siyasetinde, gerekse de iç politikada IŞİD'in kanlı saldırılarından en çok nemalanan Erdoğan ve AKP iktidarıdır... Bu gerçeği herkes atlamış, bir mucit edası içerisinde, bilgi ve yeteneği ile yalnızca biz tespit etmiş değiliz. Siyasetle az-çok alakadar herkes neyin ne olduğunu görüyor, biliyor. Ama yazarken ya da konuşurken otomatik olarak oto sansüre bağlanmış halde hareket ediyor, karınlarından konuşuyorlar... Erdoğan iktidarından korkuyorlar...
Yapılanlar göstermelik operasyonlardır... IŞİD denerek PKK'nın Kuzey Irak'taki mevzileri bombalanıyor... Ve PKK'nın ne olduğu tartışmalarını bir yana bırakalım; şurası tartışılmaz bir gerçek ki, Irak-Suriye sahasında da IŞİD'e en büyük darbeyi vuran, IŞİD'i gerileten asıl güç YPG'dir... YPG'nin zayıflatılması, İŞİD'in güçlenmesidir... AKP, IŞİD'e dokunmuyor, dokunmaz... Neden dokunsun? Her ikisi de aynı ideolojik kaynaktan besleniyorlar... Hedefleri aynı, amaçları aynı: İslam devleti, yani şeriatın hüküm sürdüğü bir yönetim... 2002 yılında iktidara geldiklerinde, ''değiştik'', ''milli görüş gömleğini çıkardık'' söylemleri sadece takiye idi ve o zamandan bugüne köprünün altından çok sular aktı…
Silah yüklü TIR’ları tartışamıyoruz. AKP iktidarı mahkeme kararıyla bu konuya sansür getirdi... Ama sansürlenmemiş o kadar olay, belge ve emare var ki, uzun bir liste oluşturur...
Türkiye'nin sınır güvenliği diye bir problemi kalmadı... Sınır köylerinde yaşayan ve geçimini kaçakçılıkla sağlayan köylüler sınırdan geçmekte zorlanırken, IŞİD'le birlikte, özellikle yeni örgütlenmeye başladığı yıllarda sınırlar kevgire döndü. Bizim sınırlarımızdan on binlerce insanı Suriye'ye geçirip örgütlerine eleman yaptılar. Türkiye, yurtdışından IŞİD saflarına katılmak üzere gelenlere turist muamelesi yaptı, yapıyor. İŞİD, pek çok ilde, hem de metropol illerimizin en merkezi yerlerinde militan toplama büroları kurdu. Silah, bomba taşıdılar; Türkiye topraklarını cephe gerisi lojistik olarak kullandılar. Çatışmada yaralanan militanlar yine bizim ülkemize taşındı, buradaki hastanelerde tedavi edildiler... ''Eğit-donat'' programları çerçevesinde bazı gruplara silahlı eğitim, bizim askeri kışlalarımız içerisinde verildi. Ve buradan eğitilip Esat güçleriyle savaşmak üzere Suriye'ye gönderilenlerin neredeyse tamamına yakını IŞİD saflarına katıldı...
İŞİD, bugüne kadar Türkiye'de yüzlerce insanımızın canına mal olan saldırılar da gerçekleştirdi... Bu saldırılarda bile IŞİD'in hedefinde AKP olmadı, AKP de bu insanlık dışı vahşi katliam saldırılarından rahatsızlık duymadı. Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarında hedef demokrat, yurtsever insanlardı ve asıl olarak da Kürtlerdi. 7 Haziran - 1 Kasım arası beş aylık zaman diliminde yaşananlara dikkat edin, AKP'nin saldırdığı kesimlere İŞİD de saldırmıştır. Ve Ankara saldırısının ardından başbakan adeta memnuniyetini belirtircesine ''oylarımız arttı'' demiştir...
Uzunca bir dönem AKP hükümetleri IŞİD'e terör örgütü bile diyemedi... Aksine sempatisini belirtir demeçler verdiler. IŞİD Kobani'ye saldırırken; müjde verir gibi ''Kobani düştü, düşecek'' diyen Erdoğan'dı...
Ve dünyada IŞİD'e yönelik en sempatik tanımlamanın, yine AKP'den geldiğini unutmayalım... Hükümet yetkilileri ve hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu, İŞİD'i ‘öfkeli topluluk’ olarak tanımlamıştı... İyi niyet başka, saflık başka şeydir... Çoğu kereler safça düşünüyoruz... Konya'da Türkiye-İzlanda maçı öncesi, Ankara'da katledilenler için yapılan saygı duruşu sırasında toplu halde ‘yuh’ çekildi, İŞİD yanlısı sloganlar atıldı... Konya muhafazakar bir kentimiz, cahil, ne yaptığını bilmez küçük bir grubun işi diyerek üzerini örttük. Kim bunlar, bu hale nasıl getirildiler, nerede güvenlik güçleri, savcılar ve devletin yetkilileri? diye sormadık... Benzer bir olay bu kez Türkiye'nin en büyük metropolünde, İstanbul Başakşehir stadyumunda sahnelendi. İŞİD'in eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği Paris katliamında ölenler için yapılan saygı duruşunda yine sloganlar atıldı, Yunan milli marşı ıslıklandı... 20 Kasım 2015 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, olayın sorumlularının 'AKP sempatizanları olduğunu, bu maçta AK Gençlik üyeleri başta olmak üzere birçok AKP sempatizanının bedava dağıtılan biletlerle maça girdiklerini yazdı. Olay, imam bilmem ne yaparsa, cemaat ne yapmaz meselesinin de ötesinde bir AKP organizasyonudur...
Türkiye, IŞİD'le mücadele ediyormuş... Ne mücadelesi? AKP iktidarında IŞİD sempatizanı olmak, artık suç sayılmıyor... IŞİD üyelerinin Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirdikleri katliam Türkiye'de açıkça kutlandı... IŞİD taraftarları, lüks araçlarıyla Gaziantep şehir merkezinde konvoy oluşturarak araç camlarından kara bayraklarını dalgalandırarak caddelerde kutlama yaptı...
Düşmanımın düşmanı dostumdur mantığıyla olaylara yaklaşan ve politik tutum belirleyen AKP, uluslararası konjöktürü de zorlayarak, şartlar el verdiği ölçüde IŞİD'e yaslanmayı ve ona desteğini sürdürecektir...