Bu savaş bizim savaşımız değil...
Nostalji yapmak ya da kuru kuruya tarih dersi vermek de değil niyetimiz... Bugünü anlamaya çalışıyoruz. O nedenle ‘dün’ü hatırlamakta fayda var...
Irak'ın işgal edilişini ve sonrasını hatırlayalım... Amerikan işgalinin kurmaylarından ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, işgalin tamamlanmasının ardından yaptığı bir basın toplantısında tüm dünyanın bildiği bir gerçeği şu sözleriyle itiraf ediyordu:
''Kitle imha silahları en geçerli iddia olduğu için bunu öne sürdük. Irak'ı vurmak için sadece bahaneydi. Savaşı haklı göstermek için öne çıkarıldı. Herkesin üzerinde uzlaştığı konu olduğu için buna yoğunlaştık.”
Bu bir itiraftı... Bir ülkenin hangi yalan gerekçelerle bombalandığının, yerle bir edildiğinin ve işgal edilmesinin itirafıydı. Açık açık tüm dünyaya yalan söyledik diyordu... Yalanla işgali BM'de yasallaştırdılar... Yalanlarıyla bütün dünya kamuoyunu etkisizleştirdiler...
Şimdi benzer bir savaş senaryosu Suriye'de sahnelenmek üzere düğmeye basıldı... ABD ile AKP hükümeti arasında varılan ve içeriği itinayla kamuoyundan gizlenen mutabakat sonucu savaş uçakları, kitle imha silahları, bombalar İncirlik'e taşınıyor...
Önemli bir ayrıntı: Daha önceleri ABD isteklerini sıralar, ülkemizdeki işbirlikçi iktidarlar ıkına-sıkına ''halka ne diyeceğiz'', ''kamuoyunu nasıl ikna edeceğiz'' kaygılarıyla istekleri karşılarken; bugün, basına da yansıyan haberlerden öğreniyoruz ki, İncirlik ve diğer üslerin sınırsız kullanımını ABD'ye teklif eden bizzat AKP iktidarıdır.
Ve Suriye'ye fiilen savaş ilan ediliyor... Dikkat ediniz; konu ile ilgili haber- yorumların tamamına yakını ''İŞİD'e karşı mücadele'' sözleriyle verilmektedir.
İŞİD'i kuran-yaratan ABD'dir... Afganistan El Kaide'si ile İŞİD'in oluşum süreçleri büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Vahşice katliamlar gerçekleştiren ve bu kural tanımaz katliamlarıyla ünlenen İŞİD, başta ABD olmak üzere bölgedeki gerici iktidarların politika ve açık-gizli destekleriyle oluşmuş, güçlenmiş ve bölgede yaşayan halkların üzerine salınmıştır. Denetimleri dışına çıkınca da ''düşman'' ilan edilmiş ve şimdi ise Suriye'ye saldırmanın bahanesi olarak kullanılmaktadır.
ABD; ''Arap Baharı'' olarak adlandırdığı olayların başlatıldığı günden bu zamana Suriye'ye askeri bir müdahaleden uzak durdu. Daha çok bölgedeki ülkeleri kendi politik amaçları doğrultusunda yönetip yönlendirirken, esas olarak askeri bir saldırının meşru zeminini oluşturma çabasına girdi ve koşulların olgunlaşmasını bekledi...
''Irak'a demokrasi götüreceğiz'', ''Saddam'ın elinde kitle imha silahları var, onları yok edeceğiz'' palavralarının sahipleri, bugün dünya kamuoyunu ''İŞİD tehdidi'' ile daha çok ''ikna'' etmiş halde Suriye'ye saldırı başlatıyorlar...
Askeri üslerin kullanılmasının da ilerisine gidilerek Türkiye, bu savaşa sokulmak, savaşta ''koçbaşı'' olarak kullanılmak isteniyor. Batılı emperyalist güçlerin oluşturduğu savaş koalisyonundan ülkemizin kazanacağı hiçbir karşılık yoktur.
Emperyalistlerin sunduğu gerekçelere kanmayalım... Bu savaş haksız bir savaştır. Yarın geç olmadan şimdiden SAVAŞA HAYIR diyelim.