Bilindiği üzere gündemimiz aşı. Dünya genelinde salgın haline gelen Covid-19, hemen hemen her ülkeye az ya da çok ekonomik, toplumsal, psikolojik hasarlar verdi. Bununla birlikte birden fazla şirketin hızlıca geliştirdiği gerek mRNA, gerekse inaktif aşılar sayesinde hastalık denetim altında tutulmaya çalışılıyor. Hasta ve ölüm rakamlarında da aşılanmanın yarar sağladığı görülmekte. Bende geçtiğimiz ay tercihimi inaktif aşı olan Sinovac aşısından yana kullandım. Gündemimiz aşı iken Temmuz ayında tarihe geçmiş büyük bir bilim adamı olan Louis Pasteur’den söz etmek istiyorum. Zira kendisi beni 1995 yılında yaşadığım kuduz köpek saldırısından keşfettiği kuduz aşısı sayesinde kurtardığı için, şahsını minnet ve saygı ile anıyorum. Bilim adamları ve hekimler dünyanın en büyük değeridir. Çünkü faydaları ırk, mezhep, din, sosyal sınıf ayırmadan tüm insanlık için olan kişilerdir.
Louis Pasteur 1822'de Fransa'nın Dole şehrinde dünyaya geldi. 1846'da École Normale Supérieure'ün fen fakültesinden mezun oldu. 1847'de fizik ve kimya dalında doktora derecesini aldı. Pasteur çocukluğundan beri hiçbir canlının acı çekmesine dayanamaz hayvanlara aşırı şefkat gösterirdi. Pasteur yaşamı boyunca kararlı ve azimli bir çaba çizgisi göstermiştir. Adımlarını hiçbir zaman geri atmamış, kararlığını sonuna kadar sürdürmüştür. Fermantasyon (Mayalanmayı) incelediği sırada bulduğu, buluş adının soyadından alınan pastörizasyon tekniği (UHT) ile bugün şarap, bira ve fabrikasyon sütlerin uzun süre bozulmadan konserve edilmesini sağlamıştır.
Sıra Kuduz hastalığına gelmişti. Kuduz çaresi olmayan kuduz hayvan tarafından ısırılan insanların korkunç bir biçimde felç geçirerek ölmesine neden olan amansız bir hastalıktı.
“İnsanlığı bu kötü hastalıktan kurtaracak kişi ben olmalıyım” diyordu iyi yürekli Louis. Kuduz virüslerini tek tek elleri ile topluyor laboratuarda saatlerce çalışıyordu. En sonunda hayvanlar üzerinde yaptığı deneyle başarılı olmuştu. Ya peki insanlar? İşte tam bu sırada Joseph Mesiter adlı 9 yaşındaki bir çocuğun birçok yerinden kuduz köpek tarafından ısırıldığı haberi geldi.
Derhal harekete geçen Pasteur çocuğa günlerce serum / aşı şırınga etti ve müjdeli haber geldi. Joseph kurtulmuş tedavi başarı ile sonuçlanmıştı. Pasteur bu sayede Fransa tarihinin en başarılı insanı olarak tarihe geçti.1988 yılında onun adına “Pasteur Enstitüsü” açıldı.
Bir konuşmasında kuduzdan söz edilirken duygulanmıştı sorduklarında bugüne kadar kurtaramadığım çocuklar için üzülüyorum demiştir. İşte böyle ince yürekli ve düşünceli bir bilim adamıydı Pasteur. Pasteur’ün ünü Osmanlı İmparatorluğu’na ulaşmış ve sultan 2. Abdülhamit tarafından 1885 yılında "1. dereceden mecidiye nişanı" gönderilmiş ve 10.000 altın ile ödüllendirilmiştir. Pasteur de kuduz virüsü enjekte edilmiş bir kemik iliğini İstanbul’a aşı örneği olarak göndermiştir.
Günümüzde de Covid-19 hastalığı ne yazık ki dünyayı kasıp kavurmaktadır. İlk kez bu kadar hızlı aşı çalışması ve çeşidi yapılarak dünyayı bu saflından kurtarmanın çözüm yolarlı denendi. Virüs hala daha varyantları ile özellikle bağışıklığı zayıf olan kişileri olumsuz etkilemekte. Bu nedenle aşılama hızlandırılmalı ve böylelikle toplum ve dünya geneli bağışıklık sağlanmalıdır. Tüm insanlığa sağlıklı günler dilerim.