Yetmişli yılların ikinci yarısında Milliyetçi Cephe hükümetleri yıllarında ülkemiz hızla karanlık bir yola itildi. Gelişmekte olan ilerici hareketler kanla durdurulmaya çalışıldı. Toplumda çatışma, korku, bezginlik ve umutsuzluğu yayarak 12 Eylül faşist darbesine zemin hazırlandı. İşte böylesi zamanlarda sanat ürünleri panzehir görevi görür. Türküler, şiirler ve filmler insanlardaki umudu diri tutmaya yardımcı olurlar. Bu ürünlerden biri de 22 Mayıs 2019 tarihinde 77 yaşında ölen yönetmen Yavuz Özkan’ın 1978 yılında çektiği Maden filmidir.
Başrollerinde Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale Soygazi, Halil Ergün ve Meral Orhonsay’ın oynadığı Maden filmi, maden işçilerinin ağır ve tehlikeli çalışma koşullarının yanı sıra işçi işveren ilişkilerini, sarı sendikaları anlatırken aynı zamanda siyasal mesajlar da vermektedir. Yavuz Özkan, bu mesajları, Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı devrimci işçi lideri İlyas ve onun öğrenci kız kardeşinin İlyas’a yazdığı mektuplar aracılığıyla izleyiciye doğrudan vermektedir. Maden ocaklarında güvenlik tedbirlerinin yetersizliği, işverenin aşırı kâr hırsı nedeniyle yoğun çalışma saatleri sonucu meydana gelen iş kazalarında işçiler ölmektedir. Ancak işçilerin çoğunluğu bunun kaderleri olduğunu kabul etmişlerdir. İlyas ise bunun kaderleri olmadığını anlatmaya çalışsa da işçiler bunu anlayacak bilinçte değildir. Kasabaya gelen gezici çadır şarkıcısı kadınlar işçilerin ilgisini daha çok çeker.
İlyas, işçi arkadaşları Nurettin (Tarık Akan) ve Ömer (Halil Ergün) ‘un yardımıyla madende müfettişlerin inceleme yapması için imza toplamaya başlar. İmza toplanmasından hem işini kaybedip evine ekmek götürememekten korkan işçiler, hem de kârını kaybetmekten korkan işveren ve onun maşası sarı sendika yöneticileri rahatsız olur.
Bu yıllar ülke için zor, Türk sineması içinde bunalımlı yıllardır. Hem sayısal hem de içerik olarak önceki yılların çok gerisindedir. Bir yılda çekilen film sayısı 200’lerin üzerinde iken 1978 yılında 150’nin altına düşer. Bu yıllar “Araya Parça Giren” yıllardır ve arabesk şarkıcıların bol şarkılı filmlerinin de başladığı dönemdir. Siyasal Sinema ise Yılmaz Güney’in Arkadaş (1974), Atıf Yılmaz’ın başrolünde Cüneyt Arkın’ın oynadığı Mağlup Edilemeyenler (1976) den başka film yoktur. Atıf Yılmaz 1977 yılında Cengiz Aytmatov’un öyküsünden uyarladığı Türk Sinemasının en önemli filmlerinden biri olan kamyon şoförü İlyas (Kadir İnanır) ile Asya’nın (Türkan Şoray) aşklarını anlatan Selvi Boylum Al Yazmalım filmini çeker.
Bir yıl sonra Yavuz Özkan senaryosunu da kendisinin yazdığı Maden filmini çeker. Çok farklı oyunculuk geçmişleri olan tarihi filmlerin jönü Cüneyt Arkın (İlyas) ve salon filmlerin jönü Tarık Akan (Nurettin) başrolleri üstlenir, hatta Arif Keskiner’le birlikte dördü filme ortak olurlar. Kendisi de bir dönem maden işçisi olan Yavuz Özkan’ın anlattığı öyküdeki işçilerin sorunlarının 40 yıl sonra da devam ettiğini görüyoruz. 13 Mayıs 2014 yılında Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 madenci hayatını kaybetti. Türkiye son elli yılın ölümcül maden kazalarında Çin’den sonraki ülkedir. Özkan’ın ele aldığı konu hala çözülebilmiş değil.
Filmde erkeklerin kadınlara bakışı halkacı kadın (Hale Soygazi) üzerinden eleştirilir. Onlar sadece erkeklerin cinselliği için vardır. Halkacı kadın ile İlyas’ın arkadaşı Nurettin (Tarık Akan) yakınlaşırlar ancak birbirlerinden beklentileri çok farklıdır. Film belki de en çok Tarık Akan ve canlandırdığı kahraman Nurettin’i değiştirir. Nurettin, eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz biri iken işveren ve sarı sendika yöneticileri ile girdikleri mücadelede değişir. O artık devrimci işçi liderinin yoldaşı, iyi bir eş ve babadır. Tarık Akan’da bu filmle birlikte salon filmlerinin jönlüğünü terk eder. O artık toplumsal gerçekçi filmlerde rol alır ve gerçek yaşamında da ölünceye kadar aydınlık bir ülke için mücadelesi sürdürür. Yavuz Özkan, 1979 yılında Demiryol filminde demiryolu işçilerinin mücadelesini beyaz perdeye taşır. Hayatının sonuna kadar da filmlerinde ve yaşamında toplumsal sorunların hep içinde olur.
Yavuz Özkan Maden filmini, 40 yıl sonra yaralanıp göçükten çıkarılan Somalı madenci “Çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin” demesin diye çekti. Ancak onun sesini duyan olmadı.