23 Nisan ruhumuzu kaybetmeyeceğiz!

Barış Erel 23 Nisan ruhunu yazdı. İşte Erel'in atanamayan genç öğretmenlerin intiharından Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'nın ne kadar önemli bir çağdaşlaşma örneği olduğuna, 23 Nisanların ne demek olduğuna değindiği yazısı...

Atatürk tarafından “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz” sözleriyle seslendiği çocuklara armağan edilen bu büyük bayramı her geçen yıl tüm coşkumuzla kutladığımızı, kutlayacağımızı belirterek başlamak isterim.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışı olan 23 Nisan 1920’de Ulu Önder Atatürk’ün demokrasiyi, cumhuriyeti, özgürlüğü emanet ettiği çocukların bayramıdır. Bugün Meclisin yok sayıldığı, toplumu korkuyla yönetmek, istediği her şeyi yapabilmek için OHAL’i fırsat gören bir iktidarın gölgesinde kutlamalar yapıyoruz. 23 Nisanlarımızı, 29 Ekimlerimizi, Zafer Bayramlarımızı en önemlisi de Ulu Önderimizi unutturmak için her türlü manevrayı yapan bir yapı var.

23 Nisan ruhunun aksine eğitim sistemi çocuklarımızı, gençlerimizi batağa sürüklüyor. Ben bu cümleleri yazarken ‘25 yaşında gencecik bir öğretmen atanamadığı için intihar etti’ haberlerini okuyorum. Ama her gün yol yaptığını, köprü açtığını dile getirenler gençlerimiz öldüğünde susuyor.

Her gün ulusal kalkınma diye nutuklar atıyorlar, ulusal hiçbir şey bırakmazken. 23 Nisan ruhu, Atatürk vizyonu onlara o kadar uzak ki tek bir ders almıyor, üstelik mesela Meclis’in başındaki zat o dönemin koşullarında ülkeyi kalkındırmak için satmayan, fabrikalar açanlarla alay ediyor. Atatürk’ün ulusal kalkınma vizyonuna en güzel örnektir, en güzel ders alınacak çalışmadır 1937’de açtığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası. Yıl 1937 daha harpten yeni çıkmış bir memlekette nasıl fabrika açılacağına en güzel cevap gibidir, devrimci ruhun, 23 Nisan ruhunun en güzel göstergelerindendir...

Tarihçi-araştırmacı Sinan Meydan, Akl-ı Kemal adlı kitap serisinde anlatır uzun uzun bu Cumhuriyet’in mucizesi fabrikayı: Mustafa Kemal’in de katıldığı fabrikanın açılışında işçilere ve Nazilli halkına kadınlı-erkekli balo düzenlenmiş, danslar edilmişti. Nazilli’nin o günkü nüfusu 12 bin kişi, fabrikada 2 bin 500 kişi çalışıyor ve fabrikada tam 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu kuruluyor üstelik haftada altı gün film gösteriliyordu. İşçilerin tiyatro kulübü, müzik grubu vardı; radyosu hatta piyanosu olan, resim-heykel sergileri düzenlen bir fabrikaydı. Sümerspor spor kulübüydü; basketbol-voleybol sahası, güreş minderi, boks ringi, tenis kortu, paten pisti, bisiklet parkuru vardı. Hastanesi, ilkokulu vardı, kadın işçilerin bebekleri için kreş bile vardı.  Giyecek kooperatifi, fırını, işçileri şehirden fabrikaya getirip götürmesi için Gıdı Gıdı adı verilen mini treni vardı. Santralı vardı, kendi enerjisini kendi üretiyordu hatta Nazilli’ye de elektrik veriyordu.

Bir tarafta bu örnekler, bir tarafta da cumhuriyetin tüm kazanımlarına göz dikmiş iktidarın satarken bile ‘kalkınma’ diyerek yalanlarla halkı kandırması…

Biz Cumhuriyet çocukları, yetişkinleri olarak her şeyin farkındayız, fark ettirmeye de devam edeceğiz. Bizim ışığımız içimizde, 23 Nisan’larımızı tüm coşkumuzla kutlamaya devam edeceğiz. Bizlerin ruhu 23 Nisan’larda çocuklar gibi hep şen kalacak…