Altay'dan Muharrem İnce'ye yanıt

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP'nin Cumhurbaşkanı  adayı Muharrem İnce'nin, "Engin Altay'ı dinledim, seçim gecesi konuşmadım."  sözlerine ilişkin, "O gece çıkıp ne diyecektik? Seçimi kaybettik desek  kaybetmedik, kazandık desek kazanmadık. Karar benim değildir, onundur. Ben  liderlik yaptığım noktalarda, etrafımdakileri dinlerim, kararı  ben veririm."  değerlendirmesinde bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, normal bir ülkede  seçim bittikten sonra, hükümet krizi çıkmamışsa rahat nefes alındığını,  piyasalarda sosyal, toplumsal ilişkilerde bir rahatlık hissedildiğini belirtti. 24 Haziran seçimlerinden sonra hükümet krizi yokken Türkiye'nin, her  bakımdan büyük bir gerilim halinde bulunduğunu savunan Altay, bunun, sıkıntılı ve  tehlikeli bir hal olduğuna işaret etti.Sıkıntı ve tehlikenin Türkiye için iki önemli boyutu bulunduğunu  vurgulayan Altay, Birincisi ekonomik göstergeler bakımından Türkiye'nin  sıkıntılı duruma doğru süratle evrildiğini görüyoruz. İkincisi Türkiye'nin iç  barışı bakımından kamplaşma, kutuplaşma politikalarının artarak süreceğini  öngörüyoruz. İki hal de Türkiye'nin birliğine, dirliğine zarar verir" dedi. Tanımı yeniden düzenleyelim Altay, hükümetin, yürütme organının, Cumhurbaşkanının yapması gereken  şeyler olduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: Öncelikle Cumhurbaşkanı, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi  olduğunu kabul edecek, etmezse olmaz. Etmezse bu ülke iyi gün görmez. Tabii hiç  kimse de seçilen cumhurbaşkanına hakaret etmemelidir. Ama ülkeyi yönetene  diktatör diyenlere hakimler patır patır tazminat cezası hükmediyorsa, garip durum  vardır. Öğrenciler, on yıl önce mahkeme kararıyla suç unsuru bulunmayan bir  karikatürü pankarta yazıp, açtıklarında tutuklanıyorsa garip bir durum vardır,  olağandışılık vardır. Bu tabloyu yaşayan ülkede demokrasiden söz edilemez. AK  Parti Grubu ve diğer partilere çağrı yapıyorum, gelin 'cumhurbaşkanına hakaret'  tanımını yeniden düzenleyelim. Siyaset nezaket ve vicdan işidir ama aynı zamanda  münakaşa işidir. Ülkeyi yönetenleri eleştirmek de milletin işidir. Zuhal Olcay  ceza alıyor, Sayın Kılıçdaroğlu ve parti sözcüsü tazminat davalarına mahkum  ediliyor, öğrenciler tutuklanıyor. Neymiş efendim cumhurbaşkanına hakaret.  Altyapı bakanlığı işi gücü bıraksın bol bol cezaevi yapsın. Öyle anlaşılıyor ki  Cumhurbaşkanından müşteki olan herkes cezaevine girecek. Altay, 1946 seçimlerinin ardından Recep Peker'in Başbakan, Celal  Bayar'ın da Demokrat Parti Genel Başkanı olduğunu anımsatarak, Bayar'ın, İsmet  İnönü'ye ve kamuoyuna, basınç ve baskı altında olduklarına yönelik şikayetlerini  ilettiğini anlattı.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün, Bayar ve Peker ile ayrı ayrı, sonra  üçlü olarak görüştüğünü vurgulayan Altay, İnönü'nün daha sonra 12 Temmuz  beyannamesini millet ile paylaştığını anımsattı. Altay, CHP'li Cumhurbaşkanı İnönü'nün, CHP'li Başbakan Peker'in,  muhalefet partilerine karşı tarafsız ve eşit yaklaşmadığını söyleyebildiğini  bildirdi.Engin Altay, AK Parti iktidarının, 1947'de yaşanan demokratik  olgunluğu göstermemesi, göstermemek için direnmesinin, demokrasinin, şu anda  1947'den daha geri gittiğinin açık kanıtı olduğunu ileri sürdü.AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın, TBMM Başkanı olduğuna  işaret eden Altay, Allahım'a dua ediyorum: TBMM Başkanı Binali Yıldırım,  başbakanlığı kapattığı gibi TBMM'yi de kapatmasın yarabbi. TBMM kapatmaya  şüphesiz kimsenin gücü yetmez de... Ama bu kafa öyle bir kafa. dedi. Sahte evrak niteliğindedir Olağanüstü hal (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) yetki kanunu  çerçevesi kapsamında çıkarılan KHK ve kararnamelerle artık anayasanın olmadığını  öne süren Engin Altay, şu anda Türkiye'de anayasal bir düzen bulunmadığını  kaydetti.Anayasa ile Hakim Savcılar Kurulunun düzenlendiğini, kurulun 13 üyeden  oluştuğunu, Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulun doğal üyesi olduğunu anımsatan  Altay, ancak artık müsteşarlığın kalktığını kaydetti.Altay, kararnameyle toplantılara bakan yardımcısının katılacağı  hükmünün konulduğuna işaret ederek, Bu anayasa dururken o bakan yardımcısı,  Hakimler Savcılar Kurulu toplantılarına katılırsa o kurul, Türkiye'nin Hakimler  Savcılar Kurulu olmaz, aldığı her karar hukuk dışıdır, anayasaya aykırıdır,  alınan her karar sahte evrak niteliğindedir. Hukuk devletinde hukuk devleti  tiyatrosu oynanamaz. Erdoğan'ın hali hal değil, tuttuğu yol yol değildir. Yüzde  50 artı 1'i buldun diye ortadan bunu kaldıramazsın millete toslarsın. Milletin  sabrını taşırma, sana verilen güveni ilk günden istismar etme. Sana verilen çeki  çarçur etme. diye konuştu.15 Temmuz'un ikinci yılının tamamlandığını belirten Altay, TBMM Genel  Kurulunun 15 Temmuz özel oturumuyla toplanması için grup önerisi vereceklerini  açıkladı. Çıkılıp ne denilecekti? Bir gazetecinin CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin dün bir  televizyon programında, Engin Altay'ı dinledim, seçim gecesi konuşmadım.  yönündeki açıklamasını sorması üzerine Altay,  değerlendirmeyi yaptı: O geceyle ilgili Sayın İnce, belki biraz eksik söyledi. O gece  açıklama yapılıp yapılmamasıyla ilgili bir değerlendirmeyi kendi aramıza yaptık.   YSK ve Anadolu Ajansı verilerinin netleşmesi noktasında bence beklemekte fayda  vardı. Halen aynı düşüncedeyim. O gece çıkıp ne diyecektik? Seçimi kaybettik  desek kaybetmedik, kazandık desek kazanmadık. Verileri, veri akışlarını takip  ediyoruz. Tabloya bakıyoruz. Anadolu'nun dört bir yanından özel olarak da veri  alıyoruz. Olumsuz bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu saat 9 itibarıyla gördük.  Ama siyasette umut bitmez. Gece'nin 4'ünde kalkıp, Erdoğan'a hayırlı olsun  demesinin de bir anlamı yoktu. Karar benim değildir, onundur. Ben liderlik  yaptığım noktalarda, etrafımdakileri dinlerim, kararı  ben veririm. O karar da  bizim değerlendirmelerimizle birlikte kendisine aittir. Kendisi de öyle söyledi  zaten. Bunu mesele yapmanın bir alemi yok. Şunu anlamıyorum; 'o gece niye 2'de  3'te televizyona çıkılmadı' kamuoyu bu meseleye çok takıldı. Çıkılıp ne  denilecekti? Herkes işin son dakikasına kadar, sandıktaki sandıkta, seçim  kurullarındaki burada işini yapar, bütün bu işler, ertesi gün öğlene doğru bitti.  İş bitmeden, çıkıp da ortalığı birbirine katmanın da alemi yok, daha netleşmemiş  bir yenilgiyi kabul etmenin de bir alemi yok. Yapılanlar doğrudur. 24 Haziran'la  ilgili bir şey kaşınmak isteniyorsa, kaşınacak nokta gece niye açıklama yapılmadı  noktası değildir. Muharrem İnce'ye dünkü açıklamalarından dolayı kırgın olup olmadığının  sorulmasına karşılık Altay, kırılmadığını, İnce'nin 16 yıllık dostu olduğunu,  ömrü sona erene kadar da dostu kalacağını bildirdi.Kurultaya yönelik imza tartışmalarının sorulması üzerine Altay,  CHP'nin sahibinin örgüt olduğunu vurguladı.Altay, parti örgütünün böyle bir değerlendirme ortaya koyması halinde  elbette kurultayın yapılabileceğini savunarak, Ama bin 270, bin 280 insanın ayrı  ayrı ne düşündüğünü ben bilmiyorum. En azından 650 insanın, nihai olarak bir  karar, irade koyduğunu henüz görmüş değilim. Görürsek zaten bu mesele hallolmuş  olunacak" diye konuştu.