Çeşme Germiyan'da RES kuşatması

Yıllardır taş ocaklarıyla mücadele eden Çeşme'nin Germiyan Mahallesi, şimdi de Rüzgar Enerji Santralleri'nin kuşatması ile karşı karşıya kaldı.

Germiyan Mahallesi'ne çok yakın mesafedeki RES'lere ek olarak şimdi de Reisdere ile Germiyan Mahalleri arasına yeni devasa RES'lerin dikilmesi için çalışmalar başladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Güral Porselen'in planlarını onaylayarak, Germiyan'da yapacağı 9,6 Megawatt'lık RES projesine izin verdi. İş makinalarıyla RES'lerin dikileceği alanlara yol açılması ve çalışmaların hız kazanması üzerine, bölgenin birinci derece doğal SİT olduğunu ve doğanın katledildiğini belirten bölge sakinleri, yerleşim alanlarına çok yakın mesafelerde yapılmak RES'lere tepki gösterdiler.

"GERMİYAN SAHİPSİZ KALMAMALIDIR"

RES'lere değil, yerlerine ve yoğunluğuna karşı olduklarını ifade eden Germiyan Slow Food Topluluğu Sözcüsü ve Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Engin Önen, "Bölgemiz rüzgar zenginliği olan bir yer. Bu coğrafyada yüzyıllardır rüzgar enerjisinden yararlanılmış. Buğdayı un yapan değirmenler rüzgar enerjisi ile çalışmış mesela. Modern rüzgar enerji santrallerinin ilk kurulduğu yer Germiyan Köyü olması tesadüf değil. Bugün hem Germiyan Köyü hem de Yarımada RES (Rüzgar Enerji Santralleri) yatırımları bakımından çok ilgi gören yerler. Enerji ihtiyacımız var. Rüzgar enerjisi de göreli olarak daha temiz bir kaynak. Ama RES’lerin tamamen masum olduğu da söylenemez. Rüzgar Enerji Tribünü sendromu, bilim adamları tarafından artık kanıtlanmış durumda. Manyetik etki, kuş ve arı popülasyonunu bölgede yok etmesi gibi, yakın çevreye gürültü etkisi gibi birçok kaygı sürmektedir. Onun için RES yatırımları için koşulsuz şartsız destek yerine, yerleşim yerlerine mesafesi ve belli bir bölgedeki yoğunluğu dikkate alınmalıdır. Sorgusuz sualsiz 'hızlı kamulaştırma', çeşitli mahkemelerin kararlarında tescil edildiği gibi, çoğu RES inşaatı bölgesinde yapılan kamulaştırmalarda pek de kamu yararı görülmediği hukuken ortaya çıkmıştır. Köyümüz ve Yarımadamız çeşitli açılardan tehdit altındadır. Yerleşim yerleri içinde faaliyet gösteren taş ocakları defalarca bilirkişi raporları ve mahkeme kararları ile kapatıldığı halde, tekrar faaliyete başlama girişimlerini sürdürmektedir. Art arda alına RES ruhsatlarından haberimiz bile olmamaktadır. Yerleşim yerlerinin hemen dibinde RES inşaatları başlayınca haberimiz oldu ne yazık ki. Doğa, hukuk ve yerel halkın hiçe sayıldığı bu barbar kalkınma anlayışına karşı mücadele etmek zorundayız. Yarımada ve Germiyan özel yerlerdir. Bu kadar kolay gözden çıkarılmamalıdır. Yerleşim yerlerinin dibinde faaliyet göstermeye niyetli RES’ler aynı zamanda birinci derecede doğal SİT alanlarıdır. Yeni Büyükşehir Belediye Kanunu ile köylerin tüzel kişiliği ortadan kalktığı için ne köy muhtarlığı ne da yetkili organları bulunmaktadır. Ama Germiyan sahipsiz kalmamalıdır. İdari ve yasal açıdan Çeşme’nin mahallesi olduğuna göre, Belediye yönetimi ve Belediye Meclisi bu konuda hem hukuken hem de siyaseten yetkilidir. Yerel halkın talepleri ve doğal değerlere sahip çıkma konusunda duyarlı olmalıdır. Başka Çeşme yok. Bu dev tribünler yerleşim yerlerine belli mesafede olmalıdır. Yoğunluğu da uzmanların görüşleri dikkate alınarak ayarlanmalıdır. Birinci derecede SİT alanları korunmalı ve bu konuda hukuki ve siyasi mücadele de yerel yönetimler duyarsız kalamaz" diye konuştu.

"RES'LERİN YARATTIĞI KÜMÜLATİF ETKİ OLDUKÇA BÜYÜK"

Germiyan Mahallesi'ne İstanbul'dan gelip yerleşen sakinlerden Emel Devin, "Yaz boyu Germiyan ile Reisdere arasında araçların yoğun biçimde girip çıktığını görüyorduk. Ama anlam veremiyorduk. Zeytin toplamak için İstanbul'dan geldiğimde, bölgede çalışan iş makinalarını gördüm. Şaşırdım. Hiç haberimiz yoktu. Haberimiz olsaydı, doğanın katledilmesine engel olmaya çalışırdık. Bu tür çalışmalar sessiz ve derinden yürütülüyor. Bakmaya kıyamadığımız alanlarda iş makinaları çalışıyor. En güzel manzaranın olduğu tepelerde idari binaların yapılması için kazıldığını, doğanın katledildiğini görmek bizleri çok üzüyor. Ne yapabiliriz diye araştırıyoruz. Germiyan halkıyla bir aradayız. Yazlık sitelerde oturanlarla da konuşuyoruz. Belediye Meclis toplantısına da katıldım. Başkanımız yargı sürecinin başladığını, hukuktan başka yol olmadığını söyledi. Bütün yarımada bölgesinde RES'lerle ilgili mücadele başlatılmış. Biz de onlarla birlikte tüm Çeşme Yarımadası olarak birlikte hareket etmeliyiz diye düşünüyorum. Bu sorun tüm yarımadanın sorunu. Parti ayrımı gözetmeden insanlar bir araya gelmeliler. Doğa katlediliyor. Enerji tabi ki ihtiyacımız. Rüzgar enerjisini doğa dostu diye biliyordum, ama bunların insanların yaşam alanlarına yakın yerlerde yer almaması gerekiyor. Germiyan'da 12 ay devamlı yaşayan insanlarla konuştuğumda, vertigo, kulak çınlaması, uyku bozuklukları gibi şikayetlerin çok olduğunu duydum. Bu bölgeye ilk geldiğimde baş dönmesi sorununu ben de yaşadım. Germiyan'ın yakınında bir çok RES var. Sağlık sorununun RES'lerden kaynaklandığını düşünüyorum. Onlar yetmezmiş gibi şimdi de devasa RES'ler hemen yakınımıza yapılmak isteniyor. RES'lerin kümülatif etkisinin hesaplanması gerekir. Enerji sektöründe izinler verilirken şirket bazında değerlendiriliyor. İzinler ayrı ayrı verildiği için ÇED raporu gerekmeden RES'leri dikiyorlar. Ama çevremizi saran RES'lerin tamamının yarattığı kümülatif etki oldukça büyük" diye konuştu.

"RES'LER SAĞLIK SORUNLARINI BERABERİNDE GETİRECEK"

Germiyan'ın yazlık site sakinlerinden Elçin Trav Avcı da yaptığı açıklamada, "Yazdan beri gizli gizli anlam veremediğimiz  çalışmalar, insanların gitmesiyle hız kazanmış. Çeşme Reisdere-Germiyan bölgesinde kurulan Rüzgar Enerjisi Tribünleri birinci derece doğal sit alanlarına yapılmaktadır. Hiçbir bilgi verilmeden köylünün  doğal sit alanı olan , atalarından kalan ekim- dikim yaptığı arazilerinin sağına, soluna   RES konuluyor. Kamu yararı diyerek hızlı bir şekilde kamulaştırılarak RES inşaatına başlanan muhteşem manzarası ve havası olan bu alanların  bitki çeşitliliğine ve hayvan türlerine zarar verecektir. Geçmişte havasının, doğasının hastalarına iyi geldiği için çadır kurdukları yerlere yapılan   rüzgar türbinlerinin  ürettiği darbeli ses ötesi dalga ve düşük frekanslı gürültüler  köyün hastalarına ilave şifa yerine vertigo, uyku bozukluğu, kulak çınlaması ve ciddi sağlık sorunları olarak dönecek. RES'lerin  korunması gereken doğal sit alanlarında  kurulmasında nasıl bir kamu yararı gözetildiğini anlayamıyorum. Doğası, iklimi, turistik ve tarımsal özellikleriyle Ege’nin incisi Çeşme’de, toplumsal, sağlık, hukuk, çevresel ve ekonomik etkilerinden dolayı, Yarımada’nın rüzgar enerji santralleri, türbinleri ve elektrik kablolarıyla doldurulması düşünülemez. Çeşme bölgesine yapılan RES projeleri  iptal edilene kadar direnmeliyiz" şeklinde tepkisini dile getirdi.

"ÜRÜNLERİMDE ERKEN ÇÜRÜMELER BAŞLADI"

Germiyan Mahallesi sakinlerinden Nihat Ünler, yerleşim yerine yakın mesafede tarlası olduğunu belirterek, "Tarlamda ufak çaplı bahçecilik yapıyoruz. Yaz kış, her türlü sebze yetiştiriyoruz. Bir kısmını biz tüketiyoruz. Fazlasını da satıyoruz. Tarlamla RES'ler arasındaki mesafe kuş uçuşu 300 metre civarında. Bu RES'ler kuruldu kurulalı, sebzelerde erken çürümeler başladı. Ben tarlama devamlı keçi gübresi kullanırım. Ürettiğim ürünler tamamen organik. Erken çürümeler başlayınca Ziraat Mühendisi'ne nedenini sordum. 'Avrupa gübresi mi atıyorsun?' diye sordu. 'Hayır, kesinlikle kullanmadım' dedim. Sonradan öğrendik ki, RES'lerin etkisiyle bu erken çürümeler oluyormuş. Bu kadar yakın mesafede RES'ler varken, şimdi daha da büyüklerini yapmaya çalışıyorlar. Doğallığımız elden gidiyor. Biz Slow Food Köyü olmak istiyoruz. Onun peşinde koşturuyoruz. Organik ürünlerimizle anılmak istiyoruz. Etrafımızı neden RES'lerle çevirmeye çalışıyorlar, anlamış değiliz" diye konuştu.

Germiyan Mahallesi Muhtarı Şadan Kaya da yaptığı açıklamada yıllarca taş ocaklarıyla ilgili mücadele ettiklerini vurgulayarak, şimdi de Germiyan'ın RES'lerle kuşatma altına alınmak istendiğini söyledi. Şadan Kaya, Germiyan'ın yerel değerleriyle anılmasını istediklerini belirterek, RES'lerin organik tarıma büyük zararlar vermesinden endişe ettiklerini dile getirdi.(Haber:İsa Atagöz)