Kadınlara borcum var!

'Yerel yöneticiliği hakkıyla yaparak kadınların siyasetteki yerini artırma sorumluluğuyla kadınlara borcum var' diyor Urla Belediyesi'nin ilk kadın başkanı Sibel Uyar. Görevini aşkla yaparken en çok da kadın duyarlılığını ön plana çıkaran projelere imza attığını anlatıyor tüm heyecanı ve enerjisiyle…

Söyleşi: Figen Bican Bulam 

Urla’nın ilk kadın Belediye Başkanı Sibel Uyar, yaptığı tüm işleri kendisinin elini göğsüne vurarak belirttiği gibi taa yüreğinden hissederek biraz da bir kadın duyarlılığını hissettirerek yapıyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi ziyaret ettiğimiz Başkan Sibel Uyar ile kadın kadına en çok da iki yıldır kadınlara yönelik yaptığı duyarlı çalışmalarını konuştuk. O koltukta bir kadını görmenin yarattığı mutluluğu dile getirerek başladığımız sohbetimizde Başkan Uyar’ın yerelde neden o koltukta bir kadın oturmasının önemini anlatmasıyla mutluluğumuz daha da arttı. Başkan Uyar emekçiliğin her aşamasında olmuş, kendi deyimiyle ‘kafa atarak’ siyasete dalmış emekçi bir kadın; bir anne, bir eş, bir başkan…

Sibel Uyar, hareketli, neşeli, güçlü ve enerjisini her cümlesine yansıtan bir kadın başkan olarak işini aşkla yapıyor ve bunu şu sözlerle anlatıyor: “Burada olup işlerle ilgilenmediğim zaman huzursuz oluyorum. İki yıldır bir gün bile izin yapmadım. Yurtdışı gezilerine katılmam. Ankara’ya bile sabah gider akşam dönerim.” Kadına dolayısıyla çocuğa, aileye dokunan çok özel projelerinden, bir kadın olarak yaşadığı mutluluk ve zorluklara; hissettiklerinden vereceği mesajlara tüm ayrıntıları keyifli sohbetimizde konuştuk.

Bulunduğunuz yer kadınlara güç veren bir konum. Bunun gelişimi nasıl oldu?

SİBEL UYAR: Kadının siyasete girmesiyle ilgili tarihsel gelişim herkesçe malum. Ulu Önderimiz Atatürk bize bu hakkı vermiş. 1866’da kurulan Urla gibi Türkiye’nin en batısında bir belediye ve hiç kadın başkanı olmamış. Meclis üyeliğimden aday adaylığım aşamasında bana olmaz dediler. Niye dedim. Eee kadın! Burada bari yapmayın dedim. Kadın olmaz diye genel bir algı var ama bunun yanında kadınlar siyasette çok az. Aslında anaerkiliz biz. Evleri kadınlar idare ediyor, birçok iş, sorumluluk kadında ama siyaset noktasında baktığında listelerde kadını geri çekiyorlar. Orada da kadınların buna bir kafa atması yani daha dirayetli ve ısrarla bunu istemesi gerekiyor. Ben yaşadığım yere hizmet etmek için meclis üyesi oldum ve sonrasında dediğim sebeplerle belediye başkanı adaylığı geldi ve takdir bu şekilde oldu bugün buradayım.

Bir kadın yerel yönetici olarak kadınların siyasetteki yerini artırmaya yönelik sizce onlara nasıl bir rol model oluyorsunuz?

SİBEL UYAR:  En önemsediğim konu şu; kadınlara borcum var. Neden? İzmir gibi bir yerden 30 ilçede sadece 3 kadın belediye başkanı var, yüzde 10. Nüfusun yüzde 50’ sini oluşturan kadınların muhtarlıklardan, meclis üyeliğine, milletvekillikten belediye başkanlığına ciddi bir düşük yüzdesi var. Kadınların daha aktif bir siyasi hayat için her ne düşünüyorsa düşünsün mutlaka bir partiye üye olmaları gerekiyor. Kadınların yetki ve karar mekanizmalarında olması toplumsal olarak çok şeyi değiştirebilir. Terör, savaş, kavga bunları kadınlar yapamaz, alkış tutamaz. Çünkü bir annedir ve benim de çocuğumun başına gelebilir der, geri çekilir. İkincisi özellikle yerel yönetimlerde kadın bakış açısı çok önemli. Çünkü kenti yaşayan kadın ve yerel yönetimin hizmetlerini kadın kullanıyor. Erkekler sabah işe gidip akşam dönüyor ama kadın yolu kullanıyor, parkı kullanıyor, pazarı kullanıyor… Bir kadın belediye başkanının yerelde yönetici olmasının ciddi avantajları olduğunu düşünüyorum. Buradan da yola çıkarak benim kadınlara karşı bir borcum var. Ben, Konak Belediye Başkanı Sema Başkan, Kiraz Belediye Başkanı Saliha hanım iyi birer yerel belediye başkanı olamazsak bundan sonraki seçimlerde diyecekler ki ‘gördün mü koyduk kadını yapamadı’. Ama sen iyi bir belediye başkanı olursan ‘kadın yapamaz’ algısı yıkılacak. Kadınlar da bu işi yapabiliyor, başarabiliyor denilecek. Yüzde 10 olan oran artacak. Benim böyle bir sorumluluk hissim var. O yüzden de elimden geldiği kadar çok çalışıyorum.

"Hepimizin ortak noktası önce kadındık sonrasında da hepimizin yaşadığı ciddi zorluklar vardı. Birbirlerine hikayelerini anlattılar. İyi ki yapmışız. Türkiye’nin her yerinde kadın muhtar arkadaşlarım var."

Türkiye’deki kadın muhtarları Urla’da toplayan projeniz bir hayli ses getirdi. Tam olarak neydi buradaki amaç? Devamı gelecek mi?

Ege Kadın Dayanışma Vakfı yönetim kurulu üyesiydim şimdi de yönetimde değilim, normal üyeyim. Yönetimde olduğum o dönemde de biz kadın her alanda olmalı, siyasette de olmalı dedik. Bu göreve geldik ne yapalım dedik kadın konferansları yapalım. Üç kadın gelip de bildiklerini anlatsın dinleyenler de ‘aa ne güzel’ desin, alkışlasın ve evlerine gitsin istemedik, yaptığımız işler birilerine dokunsun istedik. Siyasetin ilk başlangıç noktası olan muhtarlıktan başladık. Çünkü muhtar demek lider demek, kadın muhtar demek lider kadın demek.  Seçilen kadın muhtar kendi ismiyle, hiçbir partiye bağlı olmadan seçiliyor. Bu ciddi bir özgüven. Kadın konferanslarında kadın muhtarlar bizim önceliğimiz oldu. 7 bölgeden 259 tane kadın geldi. Mardin’den Tunceli’ye, Kırklareli’ne, Ankara’ya, İstanbul’a, Muğla’ya aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm illerden kadınlar geldi. O kadar çok şey öğrendim ki onlardan bu çalıştay boyunca. Hepimizin ortak noktası önce kadındık sonrasında da hepimizin yaşadığı ciddi zorluklar vardı. Birbirlerine hikayelerini anlattılar. İyi ki yapmışız. Türkiye’nin her yerinde kadın muhtar arkadaşlarım var ve çok güzel geri dönüşler aldık. Kimsenin aklına gelmedi sizin aklınıza geldi ve ilk kez biraya geldik dediler. Önümüzdeki yıl kadın muhtarlar olarak değil ama daha kararını vermedik belki kadın meclis üyeleri olarak çalıştay yapacağız. Yine başka bir taraftan bakıp Türkiye’yi ilgilendirecek bir organizasyon olacak.

Urla’da kadınların hayatlarına dokunduk diyorsunuz nedir bu yereldeki kadını ilgilendiren projeler?

Urlalı kadınlarımız sürekli bir şeyler üretiyor, Urla bu konuda çok şanslı. Burada bir kadın üretici pazarımız var, satış tamam ama biz üretimden para kazanmalarını sağlamak istedik. Kadın Üretici Kooperatifini kurduk. Unuttuğumuz bir faaliyet olan kooperatifleri ben çok önemsiyorum. Mesela Tire Süt başarısıyla bir ilçeyi kalkındırmış iyi bir kooperatif örneğimizdir. Burada da kadınları toplamak, birlikte üretmelerini sağlamak ve para kazandırmak amacıyla Kadın Üretici Kooperatifini kurduk. Çünkü kurslar açıp kadınları oraya topladığınız zaman eğer para kazanamıyorsa evde erkek ‘ee gidiyorsun da ne oluyor’ deyip kursa göndermiyor. Urlalı kadınlarımız gidiyor ve satacağı ürünü yapıyor. Çünkü biz Urla Belediyesi’nin yapacağı iş ve organizasyonlarda da kooperatifle çalışıyoruz. Satın alma süreci bizim için çok daha iyi oluyor, kadınlarımız da para kazanıyor.

"İskeledeki kafede kadınlarımız her gün dönüşümlü olarak evinde yaptığı pastayı, böreği satıyor. Toplanan parayı evine götürüyor. 1 yılı doldurduğumuz projede kadın sayımız 60 oldu. Bir kadın 100 lira kazanıp evine götürse ben huzur buluyorum."

İskelede küçük bir kafe vardı. Biz hiçbir yere ihaleye çıkmadık. Kafeye her gün bir kadın evinde yaptığı pastasını, sarmasını, böreğini getirip satıyor. Çay, kahve yapılıyor ve o ürünler akşama kadar satılıyor. Kadın o gün kaç para kazanıyorsa alıyor evine götürüyor. 1 yaşımızı doldurduk bu projede. Artık 60 tane kadın oradan para kazanıyor. Bir bir kadınlarımıza ulaşıyoruz. Bir bir artıyorlar. Merkezde Yıldız parkımız var, kötü bir haldeydi ve akşamcıların yeri haline gelmişti. Yanında da bir okul var. Ben bir öğlen gittim, kadınlar çocuklarını taşın üzerinde oturarak bekliyor. Çocuğu tuvalete götürecek yok, iki lokma yemek yedirecek yok. Kadın yaşam alanı yapalım dedik. Minicik bir büfe koyduk, üst pergule hazırladık. Parkını yeniledik. Oturma alanları yaptık, kadınların kullanması için spor aletleri koyduk. Şimdi anneler oturup sohbet ediyorlar, çocuklarına yemek yediriyorlar. İşte kadın bakış açısı bu.

"Ağ kursu açtık. İki tane yelek örüyor satamıyor, neden bununla uğraşsın kadın. Şimdi ağ örüyor, para kazanıyor. Yerel siyaseti insanlara dokunduğum için çok seviyorum."

Bir stadımız var, akşam saatlerinde yürüyüşe uygun ama bir gün gittim kimse yok. Çünkü karanlık. Kadın güvenli hissetmediği hiçbir yere gitmez. Orayı ışıklandırdık şimdi yüzlerce kişi akşam saatinde statta yürüyor. Orada iki kadın görüyorsam ben mutlu oluyorum. Köyler mahalle oldu. Bütün köylere üretici tezgahları kurduk. Yoldan geçen iki kilo domates alsa bile o kadın sosyal hayata katılıyor, mutlu oluyor. Ev pansiyonculuğunu çoğaltmak için ev pansiyonculuğu kursları açtık, İngilizce kursları açtık, girişimcilik kursları açıyoruz. Ağ kursu açtık. İki tane yelek örüyor satamıyor, neden bununla uğraşsın kadın. Şimdi ağ örüyor, para kazanıyor.

Roman kızlar 15-16 yaşlarında ve geneli nişanlı. İşkur ile anlaştık kuaförlük kursu verdik onlara, şimdi nişanlarını attılar dışarıdan okumaya başladılar. Roman mahallesinde bir konteynırda okul öncesi eğitim var. Eskiden çocukları anneleri kaldırmıyor eğitime gelmiyorlardı şimdi çocuklar kendileri kalkıp okula kaçıyor. Dokunmak bu. Şu an belki çok anlamıyor belki ileride öğrenecekler. Spora yazdırdık Roman çocuklarını. Yerel siyaseti insanlara dokunduğum için çok seviyorum.

Kadınlara dokunan bu kadar projenizin geri dönüşleri nasıl oluyor? Var mı unutamadığınız anılarınız?

SİBEL UYAR: Muhtarlar çalıştayında hiç parti adı almadık. Hiç kimsenin aklına gelmedi bir kadın başkanını aklına geldi dediler. İyi ki demeyi çok severim ve çok iyi ki dediğim oldu. Kooperatifin ilk yılının sonunda öyle güzel anlattılar ki kadınlarımız projeyi iyi ki deyip ağladım.

Bir oğlum var. Bu yıl üniversite birinci sınıfta. Geçen yıl üniversiteye hazırlanıyordu benim de ilk yılımdı çok zor geçti. Biz birlikte çok zaman geçirmiş ve geçirmeyi seven anne oğuluz. Bu işten en çok zorlanan oğlum oldu ama şimdi o da alıştı.

Emekçi kadınlara vereceğiniz mesaj nedir?

SİBEL UYAR: Ev hanımı olan da çalışan da bütün kadınlar emekçi. Emeğin hakkının teşekkürle ödenmeyeceğini düşünenlerdenim. Emeğin bir karşılığı olması gerekiyor, bu paraysa para. Yerelde de kadını güçlendirmemiz gerekiyor. Bizim geleneğimizde aslında kadına dokunmak yoktur. Erkeği yetiştiren de bir kadın. Kadınların güçlü olmaları için özellikle kız çocuklarının okumalarını desteklemeye çalışıyorum. Sibel Uyar olarak kız çocuklarının okutulmasını bundan önce de çok önemsedim. Kadınlar arasında dayanışma ve desteklemeyi artırmamız lazım. Buradan öyle bir ışık yakarız ki önce İzmir sonra Türkiye aydınlanır diyorum. Bunu istemek lazım.

8 Mart’ta 8 kadın başarı hikayesi

8 Mart 8 kadın projemiz var. Geçen yıl da yaptık ve çok keyif aldık. Kendi içimizden Urla’dan 8 kadın başarı öyküsünü anlatacak. Başarı hikayelerinin daha görünür olması gerektiğini düşünüyorum ve başarı hikayelerini artırma yönünde çalışmalar yapıyorum. Örnek teşkil edelim. Bir işe olumsuz bakarak, olmaz, belki bu yıl sınavı kazanamam gibi bakarsak zaten olmaz. Kadının önce kendi yaptığına inanması lazım. Bu yüzden daha çok çalışması, daha çok mücadele etmesi gerekir. Kavga değil, mücadele etmek. Bizim erkeklerden bir farkımız da maalesef bu; daha çok mücadele etmek.

Ben bir kadın dayanışması ürünüyüm

Ben bir çorbaysam bunda herkesin tuzu var. Hayatımdaki herkesten bir şey aldım ve acısıyla tatlısıyla iyi ki yaşamışım o insanlarla diyorum. Kadın muhtarlarla birlikteyken 300 kişiyiz fotoğraf çekileceğiz bir türlü toplanamıyoruz. Şarkı söyleyeceğiz dedim aklıma ‘dün-ya yerinden oynar, dün-ya yerinden oynar kadınlar özgür olsa’ söylemi geldi. O enerjiye inanamazsın. Desem ki hadi yürüyoruz, Türkiye’nin öbür ucuna yürüyeceğiz yani. Kadınların içindeki gücü keşfetmeleri lazım. Yaradanın sayesinde yaradanız, doğurganız biz. Geriye dönüp baktığımızda keşke dememek lazım. Ben yüreğimden çalışıyorum, klasik bir tavır takınamıyorum. İçimden geldiğim gibi anlatıyorum, gittiğim yerden de almadan gelmiyorum.  Kıskanç değilim ama gıptayı severim. Gıpta insanı yürütür. Maça çıkıyor muyuz kazanabiliriz de, kaybedebiliriz de ama zaten kazanamam diye çıkmamalıyız.