Menderes çare olur mu?

Kentteki nüfus artışı ve tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte kişi başına üretilen katı atık miktarı da arttı. İzmir'in günlük çöp miktarı 4 bin tona yaklaşırken, Harmandalı'ndaki mevcut çöp depolama alanında kaçılmaz olarak bir kapasite sorunu ortaya çıktı. Kentte düzenli depolama ile bertaraf edilen kentsel atıkların yüzde 70-80'i çeşitli yöntemlerle geri kazanılabilir veya değerlendirilebilir nitelikte... Ancak bu potansiyelin kullanılmaması, çevresel ve ekonomik kayıpların yanı sıra yeni depolama alanlarına gereksinim doğurmakta. Son olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Menderes'te yapılması planlanan katı atık bertaraf tesisi ile kentin çöp sorunu yeniden gündemde... Peki günlerdir yalnızca siyasi çevreler tarafından tartışılan tesis için bilim ne diyor?

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'e konuşan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay ile İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Dr. Ahmet Soysal, atık yönetimi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

 

“Sağlıklı bir atık yönetimin çöpün üretildiği noktada, yani evlerde yapılan ayrıştırma ve geri kazanım ile başlar” Soysal, “Kentlerde yaşamaya devam edeceksek artık atık yönetimini başarmamız gerek. Bugün Menderes’e tesis yaptık diyelim. Öbür gün nereye yapacağız?” dedi. Kınay ise, “Planlanan tesislerin çöpü işleyerek ekonomik değerini kullanırken çevresel etkilerini azaltan birer kapalı tesis olduğu bilgisini İzmir halkının net olarak bilmesi ve Harmandalı önyargısından uzaklaşması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

ATIK YÖNETİMİ EVLERDEN BAŞLAR
“Sağlıklı bir atık yönetimin çöpün üretildiği noktada, yani evlerde yapılan ayrıştırma ve geri kazanım ile başlar” diyen İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Dr. Ahmet Soysal, “Geri kazanım oranları Almanya, Avusturya, Japonya gibi ülkelerde yüzde 68 oranına yaklaşmıştır. Almanya’nın bir kentinde 100 ton çöp çıkıyorsa bunun 68 tonu çöplüklere gitmiyor. Evlerde başlayan bir ayrışma sistemi ile değerlendirme tesislerine gidiyor. Bu durum çevresel kaynakların korunması; ham madde gereksiniminin azaltılması gibi yararlarının yanı sıra özellikle evsel atıkların bertarafı maliyetleri de azaltmaktadır. Bizde ise bu rakam oldukça düşük” dedi. Belediyelerin konutlarda iyi bir ayrıştırma için toplum eğitimlerine önem vermesi gerektiğini kaydeden Soysal, “Geri kazanıma ayrılan maddeleri konutların kapısından düzenli olarak toplamalıdır” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ
Menderes’te yaşanan çöp tesisi sorununun yalnızca siyasi çevreler tarafından tartışılmasını eleştiren Soysal, “Çöp tartışması sadece siyasi çevreler tarafından yürütülüyor. Oysa bu bilimi ilgilendiren bir konu. ‘Çöp’ kelimesini duymak insanları biraz ürkütüyor ve kimse yaşadığı yerde tesis yapılmasını istemiyor. Çöpü yaratanlar olarak bizler de çözümün bir parçası olmalıyız. Büyükşehir, ‘yaptım, oldu’ anlayışının ötesinde; bu sorunu İzmirliler ile tartışarak birlikte çözmelidir. Vatandaşlar olarak bizim de ‘Belediye çöpü benim evimden uzakta depolasın’ deme lüksümüz yok. İzmirliler şunu bilmeli… Harmandalı’nın kapasitesi artık doldu. Yaşadığımız yerin uzağına veya yakınına mutlaka bir katı atık depolama tesisi yapılacak! Ama bu alan nerede olacak ve tesisi nasıl özelliklere sahip olacak? Özellikle tüm kenti ilgilendiren ve kentin içinde veya çok yakınında kurulacak katı atık bertaraf tesisleri için halkın katılımı çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

ÖNCELİKLİ KAYGINIZ MALİYET OLMAMALI! 
Katı atık bertaraf tesisi yapılacak alanların özellikleri hakkında bilgi veren Soysal, “Katı atık depolama alanlarının altında önemli bir su kaynağı olmamalı. Çöp sularını emmemesi için kilden zengin bir toprak olmalı. Hakim rüzgarlar bu alanın üzerinden yerleşim alanlarına doğru esmemeli. Sel riski olmamalı. Menderes’te bir tesis planlanıyorsa bu özelliklere dikkat edilmelidir. Ama bugüne kadar hep maliyet unsuruna dikkat ettiler! İnsan ve çevre sağlığını ilgilendiren bir konuda maliyet unsurunun başa çekilmesi doğru değildir. Çöp hepimizin sorunu... Ortak bir çözüm bulmalıyız ve kaygımız maliyet değil insan ve çevre sağlığı olmalı. İnsan ve çevre sağlığı ile ilgili bir tesis yaparken bunu yalnızca ekonomi ve istihdam boyutunda incelerseniz tabloya eksik bakıyorsunuz demektir. Altın madencilerinden farkınız kalmaz... Çünkü onlar da, ‘Ben istihdam yaratıyorum’ diyor. Olaya istihdam değil insan sağlığı ve çevre gözüyle bakmanız lazım. Bu kentin en önemli sorunu olan çöp için arama konferansı yapmayacaksınız da ne için yapacaksınız?” diye sordu.

ÇÖP MİKTARI GİDEREK ARTIYOR
Kentte günlük çöp miktarının 4 bin tona yaklaştığını belirten Soysal, “Çöp tesisi için seçilen alan yerleşim bölgesine ne kadar uzaklıkta? Bölgedeki endemik türler neler? Proje için ÇED sürecine ek olarak SED süreci işletilecek mi? Bölgedeki yer altı ve yer üstü su kaynakları nelerdir? Toprak yapısı geçirgen midir? Bütün bunların araştırılıp, toplumla paylaşılması lazım… Katılımcılık burada başlar. Ancak yetkililer kararları kimseye danışmadan alıyorlar. Kalıcı çözümler üretmemiz lazım. Menderes’te yaşayan bir insan, “İzmir’in tüm çöpünü ben alıyorum” paniğine kapılmamalı. Bunların çözümü beraber konuşup kararlar almakta yatıyor” dedi.

BUGÜN MENDERES PEKİ YARIN?
“Çöpü ayrıştırmadığımız sürece bu sorunla baş başayız” diyen Soysal, “Günde 4 bin ton atık çıkıyorsa birkaç tane tesis mutlaka olacaktır. Ama bunu bilimsel açıdan tartışarak çözmemiz lazım. Büyükşehir’in sorunu kimseyle paylaşmayıp, kendi çözüm üretmesi doğru değil. Biz giderek büyüyen kentlerde yaşamaya devam edeceksek atık yönetimini artık başarmamız gerek. Bugün Menderes’e tesis yaptık diyelim. Öbür gün nereye yapacağız? Atık depolama sahası yapmak için elimizdeki alternatifler azalacak. Giderek daha uzağa çıkmak zorunda kalacağız. Maliyetler artacak, alternatifler azalacak. Tarım alanlarının içine gitmek zorunda kalacaksın kentsel sahadan uzaklaşayım derken… Çöpü ayrıştırmadığımız sürece bu sorunla baş başayız. Bugün Menderes yarın Güzelbahçe öbür gün Çeşme veya Narlıdere’de bu tartışmayı yaşayacağız” açıklamasında bulundu.

ÖMRÜ UZATILMAYA ÇALIŞILIYOR
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay ise, kentteki nüfus artışı ile birlikte atık miktarının da arttığını ve mevcut depolama alanının kapasitesinin sonuna geldiğini belirtti. Kınay, “İzmir ili evsel katı atıklarından, günde 250.000 m3 biyogaz ve bu biyogazdan da 400.000 kwh elektrik enerjisi üretmek mümkündür. Diğer yandan 12.000 km2’ye ulaşan il yüzey alanı ve ilçeler arası 190 kilometreye ulaşan mesafeler çok sayıda bertaraf tesisine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Kuzey, güney ve batı akslarında bölgesel tesisler kurulmasının yanı sıra eski metropol alanı olarak tanımlanan ve 3 milyonu aşkın nüfusun yaşadığı bölgede birden fazla bertaraf tesisi kurulması gerekli görülmektedir. Yeni kurulacak tesislerin çevresel etkilerini minimize etmek için koku/gaz ve atıksu kontrolü gibi önlemler alınmalıdır. Bu tesislerin, gelecekteki nüfus ve atık miktarındaki artışlar dikkate alınarak, kapasite artışlarına izin verecek şekilde planlanmaları büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

DEPOLAMA ALANI SANILIYOR
Evsel nitelikli katı atıkların ‘kaynak’ olarak değerlendirileceği yeni bir atık yönetimi yaklaşımına geçilmesi gerektiğini belirten Kınay, “İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırlarında oluşan evsel nitelikli atıkların değerlendirilmesi için Menderes’te ‘Entegre Katı Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi’ planlanmıştır. Tamamı kapalı olarak planlanan tesis, atık ayırma, ambalaj atıklarının değerlendirilmesi, organik atıkların anaerobik koşullarda çürütülerek biyogaz eldesi, çürütülmüş atıkların aerobik koşullarda kompostlanarak toprak iyileştirici eldesi ve üretilen biyogazdan elektrik üretimi yapacak ünitelerden oluşmaktadır. Tesiste kokuya yol açan emisyonların toplanarak arıtılması ve tesiste oluşan sızıntı suyu/atık suların arıtılarak alıcı ortama verilmesi planlanmaktadır. Tesise ilişkin olarak devam eden süreçler, İzmir Kenti Atık Yönetimi’nin planlamasında önem taşımaktadır. Ancak Harmandalı Düzenli Depolama Alanı örneğinin yarattığı olumsuzluklar nedeni ile oluşan önyargılar, kentin farklı bölgelerinde modern teknolojiler ile planlanan ve atığın depolandığı değil işlendiği tesisler olarak tanımlayabileceğimiz entegre atık bertaraf tesislerine yönelik süreçleri de aksatmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Yamanlar’da planlanan Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi, kapalı sistem bir çöp fabrikası olmasına rağmen kamuoyunda Harmandalı benzeri bir depolama alanı olarak görülmektedir. Tesisin yer seçimine ilişkin dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporlarında bile, tesisin değerlendirmesi yapılırken Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi yerine Harmandalı gibi Düzenli Depolama Alanı olarak değerlendirildiği yanılgısını görülmüştür” şeklinde konuştu. 

HARMANDALI ÖNYARGISINDAN UZAKLAŞMASI GEREKMEKTE
“Menderes’te planlanan Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi için de aynı önyargı söz konusudur” diyen Kınay, şunları söyledi: “Planlanan tesise ilişkin değerlendirmeler düzenli depolama alanı olarak değil en basit tabiri ile kapalı sistem bir atık işleme ve değerlendirme tesisi olarak yapılmalıdır. Bu noktada tesisin yaratacağı etkiler ile ilgili ÇED Raporu ve projesinde belirtilen çalışmalar doğrultusunda ilgili değerlendirmelerin sağlıklı yapılması mümkündür. Ancak her projede olduğu gibi bu projelerde de uzman meslek disiplinleri tarafından sürecin doğru planlama, projelendirme, işletme ve denetim süreçlerinin gerçekleştirilmesi, yönetimi önemlidir. İzmir kentinin günlük 3.500-4.000 ton olan evsel atığının bertaraf edilmesi sürecinde; kent sınırları ve atık miktarındaki artış, tek bir tesisin çözüm olmayacağını, kentin farklı akslarında bu teknolojiye sahip tesislerin planlanması ve kurulması gerekliliği ortaya konmaktadır. Öncelikle atık yönetiminin günümüzde atığın depolanmasından ibaret olmadığı, İzmir için planlanan tesislerin çöpü işleyerek ekonomik değerini kullanırken çevresel etkilerini azaltan birer kapalı tesis olduğu bilgisini İzmir halkının net olarak bilmesi ve Harmandalı önyargısından uzaklaşması gerekmektedir. Kentsel atık yönetiminin bileşenleri; atık üreticisi kentliler, toplanması ve taşınmasından sorumlu ilçe belediyeleri, bertarafından sorumlu büyükşehir belediyesi, denetimden sorumlu kuruluşlardır. Sağlıklı bir kentsel atık yönetimi, tüm bu bileşenlerin sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi ile mümkün olacaktır. Bu süreçte katı atık yönetiminin bir uzmanlık ve mühendislik çalışması olduğu unutulmamalı, sürecin teknik değerlendirmesi doğru yapılmadan, halkın yanlış bilgilendirmeler ile önyargıların çözüm getirmeyeceğini unutmamak gerekir. Teknik ve sosyal boyutu ile İzmir’in tüm bileşenlerinin çözüm sürecinde de destek vermeleri önemlidir” açıklamasında bulundu.