TÜBİTAK... TÜRKİYE BİLİMsel ve TEKNOLOJİk Araştırma Kurumu

Genç yazarımız Enes Akkoyunlu TÜBİTAK'ta dereceye giremeyen İstanbul Özel MEF Lisesi 12. sınıf öğrencisi İlayda Şamilgil ve Nobel ödüllü Aziz Sancar üzerinden bir yazı kaleme aldı.. İşte o yazı...

               İlayda Şamilgil... İstanbul Özel MEF Lisesi 12. sınıf öğrencisi."Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem" başlıklı projeyle hem Polonya'da düzenlenen “First Step to Nobel Prize in Physics” (Yani, Nobel Fizik Ödülüne Doğru İlk Adım)'a başvurmuştu hem TÜBİTAK'a.

                 İlayda'nın projesi TÜBİTAK'ta dereceye girememişti, "First Step to Nobel Prize in Physics" da 5 bine yakın projeyi geride bırakıp birinci olmuştu.

                Gayet normal karşılamıştım. Bence suç İlayda'nındı.

                Bir önceki yıl TÜBİTAK'ın düzenlediği bilim fuarını takip etseydi böyle olmazdı. Baksaymış birinci yaptıkları projeye...  Levent kardeşimiz ‘Canların Gıdası Kur’an-ı Kerim Projesi'ni geliştirmiş. Araştırmaları sonucunda, Kur’an-ı Kerim dinletilen bir bitkinin, müzik dinleyen ve hiçbir şey dinlemeyen diğer iki bitkiye göre 3 kat daha fazla büyüdüğünü ortaya çıkarmış.

                Yok süt ve meyve sularının içindeki su oranları sağlığımız için önemliymiş de yok fazla su kalitesini düşürüyormuş da...  Hem Levent'i kutlayan kaymakamı duymamış mıydın? "Güzel sözün bitki üzerindeki etkisini gördük, bu yöntem meyve ve sebze üretiminde uygulamaya konmalı" demişti Levent'in elini sıkıp. Boşversene... Al sana sağlık! Daha ne çözüm düşünmüştün bir yıl?

                Bu ülkenin bilimsel ve teknolojik araştırmadan anladığı bu. Böyle gelecektin kardeşim! He gelemediysen de gideceksin... Aziz Sancar gibi. He tekrar geleceksen de yapacağın açıklamalar Aziz Sancar gibi olmasın. (Başarılar İlayda ve diğer genç bilimciler! Yolunuz açık olsun)

                Neden olmasın?

                Öncelikle Sancar'ın ilk Ülkü Ocakları yöneticileriyle görüşmesine sevindim. Alışkın değiliz pek. E bilim adamı sonuçta. Karşıt görüşlünün de böylesi işte!

                Sancar yandaş Ahaber'e konuştu.

                Bilirsiniz Tayyip geçen yıl "Cumhurbaşkanı söylüyor hala içmeye devam ediyor" diye kızmıştı sigara içen bir vatandaşımıza. Bu sefer Sancar'dan rica etmiş söylemesini. Sancar da kırmadı; "Sigara içmeyin" dedi. Ne diyeyim? Adam sigaranın DNA üzerindeki hasarının şifresini çözmüş bari onu dinleyin. (Ben dinledim. Hatta yirmi dakika uyguladım bile)

                Sancar'ın dediğine göre Doğu'daki kızların yüzde 90'ı okula gitmezmiş şimdi yüzde 95'i okula gidiyormuş. Siz de "Vay be!" dediniz mi? Daha üç gün önce 431 bin 127 öğrenciye eğitim veren 1298 öğretmenden, Silopi ve Cizre'yi terk etmelerini istediler. Eğitimle ilgili bir saat görüştüler ama Tayyip söylemeyi unuttu herhalde. Kızlarımızı geç, bugün Doğu'da okula gidemeyen erkek öğrenciler var! Sancar yaklaşık kırk yıldır bu ülkede yaşamıyor olabilir. Ama ben Doğu'yla Batı'yı karıştıracağını düşünmüyorum. O zaman? Kaldı ki öğretmenlerin köyleri terk etmelerini bırakalım, yüzde 95 komik bir rakam.

                Ancak biraz anlayışlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta Türkiye'de ki eğitim hakkında bilgisinin olmadığını söyledi ve Tayyip'le görüştükten sonra vardı bu kanıya.

                Son olarak... "Mardin'in Savur'undan gelen bir çocuk Nobel alırsa İzmir'den gelenler de bilim yapar. Bu bizdeki ilk bilim ödülüdür. Bunun birçok sebebi var" dedi. Ben de İzmir'den cevap verdim: "Akp ve Bilim" adlı hacimli bir kitap yazılır ama... İlayda-Levent örneği yeter diye düşündüm. Yani... Sebebi çok uzaklarda aramayın hocam. Dün sizi sarayında ağırladı.

                Eğitiminin ilk on altı yılını Türkiye'de alan bir Fransız Nobel kazandığında beni ne kadar mutlu edecekse, Aziz Sancar da o kadar mutlu etti.

                Ve asıl mutluluk bilim insanlarının (ulusu fark etmez) projelerini geliştirmek için Amerika ya da Avrupa yerine Türkiye'yi tercih ettiğinde yaşanacaktır.

                Şimdi hayal edin öyle bir Türkiye'yi... Ve gözlerinizi açın!

                Sakın içinizi karartmayın. Gülün diye yazdım ne yazdıysam...

                Yeter ki biz elimizden geleni yapalım. Unutmayın; Bütün ümit biz gençliktedir!