Unesco'dan çevre bilincine onlarca kent Bergama'dan esinlendi

Akropolis'in gölgesinde yüzyıllar boyunca çeşitli kültürlerin beşiği olmuş Bergama ikinci yılını doldurduğu Unesco Dünya Mirası listesindeki yerini her geçen gün pekiştiriyor. Kentin tarihini koruma adına önemli adımlar atılırken kültür turizmini geliştirmeye dönük çalışmalar da önemli bir aşamada.

FİGEN BİCAN BULAM - Tarih kokan bu özel kentin iki dönemdir belediye başkanlığını yapan Mehmet Gönenç ile dünyanın miras olarak gördüğü kentte hem Bergamalılar hem de kültürel miras için neler yaptığını konuştuk. Unesco sürecinin en başından bu yana yaşanan gelişmeleri büyük bir gururla anlatan Başkan Gönenç, Türkiye’nin 13 yıl durağanlık gösteren Unesco macerasının Bergama’dan sonra hız kazandığını ve pek çok kente esin kaynağı olduklarını söyledi. Başkan Gönenç, altın madeni direnişi ile başlayan ve termik santral, taş ocakları ile devam eden kentin çevre mücadelesinin de çevre bilincinin aşılanmasında öncülük ettiğini anlattı.

Bergama artık ayakları yere basan bir şekilde ‘tarih’ ile anılıyor. Kent, Unesco Dünya Mirası listesindeki ikinci yılı tamamlarken en başa dönersek nasıl gelindi bu aşamaya?

M. Gönenç: 2009 yılında belediye başkanı olduktan hemen sonra Unesco fikri şekillenmeye başladı. Ne yapabiliriz diye düşündük. O dönem Edirne Belediyesi Unesco ile ilgili aktif çalışıyordu. Edirne’ye gittik ve bilgi paylaşımında bulunduk. Bergama Belediyesi’nin bu kadar kısa zamanda bunu başarmasında belediyemiz içinde sadece bu işle ilgilenecek ayrı bir birim oluşturmamızın büyük katkısı var. Unesco Dünya Mirası Projesi ve Kardeş Şehir birimimize Edirne’nin Unesco sürecinde çalışmış olan ve bizim alan başkanımız olan arkadaşımızı getirdik. 3 yıl içinde çok olumlu biçimde belki de tüm Unesco mirası aday ilçeler arasında en hızlı şekilde süreci tamamladık.

Turizm açısından bakılırsa değişen ne oldu? Ne gibi çalışmalar yapılıyor şu anda?

M. Gönenç: Unesco’ya girdikten sonra somut olarak turizm etkilenmedi Bergama’da. Unesco bir koruma projesi, turizm ise bu işin sonucu. Kentin yaklaşık üçte birini kapsayan Unesco Dünya Mirası listesindeki tarihi alanlarımızda restorasyon çalışmaları, tarihi yerlerin iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar hız kazandı. En önemlisi kentte yaşayan insanlarda bir bilinç oluşturmak, farkındalık yaratmaktı. Biz, insanlara buranın gerçekten tüm dünyanın önemsediği ve insanlığın ortak evrensel bir miras olarak gördüğü bir yer olduğu bilincini aşılıyoruz. Turizm bu işin sonucu da olsa Bergama’da sit alanı olan, insanların dokunamadığı, bir değeri olmayan yerler müthiş bir değer kazandı. Eski sokaklar, tarihi evler halkımıza para kazandıracak bir yapıya dönüşecek. Hem koruma hem turizm açısından bu ikili yapı oluşturulursa Bergamalıların bu işe daha fazla sahip çıkacağına ve Unesco sürecinin çok daha anlamlı geleceğine inanıyorum.

Türkiye’nin uzun yıllar durağan olan dünya mirası listesi Bergama ile canlandı diyebilir miyiz?

M. Gönenç: Bergama’nın Unesco sürecindeki başarısı pek çok yere esin kaynağı oldu. Foça, Çandarlı, Birgi hatta İzmir sürecin takipçisi. Ayvalık çalışma içinde. Türkiye’de 1998 yılından 2011 yılına kadar Unesco Dünya Mirası listesine giren yer yok. 2011‘de Edirne arkasından Bergama’nın girmesi bu işi hızlandırdı. Efes de Bergama’dan sonra girdi listeye. Bergama’nın bu konuda mütevazı olmaması gerekir, biz öncülük ettik, esin kaynağı olduk. Hatta Diyarbakır’a arkadaşlarımız destek verdi. Gaziantep’e gastronomi konusunda fikri veren de bizim ekipteki arkadaşlarımızdır. Mirası çoğaltıyoruz. Bergama halıları ile ilgili de Yaratıcı Kent Ağı’na başvuracağız.

Bergama önemli bir tarım kenti de aynı zamanda. Tarih daha mı ön planda şu anda?

M. Gönenç: Belediye başkanlarının çığlın proje üretme derdinde olmaması lazım. Her şehrin bir yapısı var ve siz o şehri tanıyorsanız zaten o kent size ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Bergama gibi bir yerde önceliğiniz kültür turizmini ve tarihi potansiyeli otaya çıkarmak ve bunu ekonomiye dönüştürmek olur. Bunu bırakıp çığlın proje peşinde koşmak anlamsız olurdu zaten. Turizm ne kadar gelişirse gelişsin tüm Bergama’yı peşinden sürükleyecek boyuta gelemez. 114 köy, 5 beldesi olan büyük bir ilçeyiz. Ülke geneline bakıldığında nüfusun yüzde 20’si kırsalda, Bergama’da ise bu oran yüzde 40’a çıkıyor. Elbette tarım ve hayvancılığın da desteklenmesi gerekiyor. Çiftçimiz çok örgütlü değil. Yakın zamana kadar pamuk, domates iyi para yapardı ve bireysel kazançları iyiydi. Ama artık örgütlü yapılar yavaş yavaş başladı. Destek olduğumuz zeytincilikle ilgili bir çalışma var. Süt konusunda geniş kapsamlı bir kooperatifçilik çalışması var. Büyükşehirle birlikte Kozak’ta bal üreticilerine yönelik kooperatifleşme çalışması yapıyoruz.

Ünü sadece tarihle sınırlı olmayan bu özel kentin tanıtımı için diğer öğeleri kullanıyor musunuz? Neler var çalışmalar arasında?

M. Gönenç: İç turizm bizim için artık daha önemli hale geldi. Yabancı turist sadece ören yerlerine geliyor, kent merkezine, esnafa bir şey bırakmıyor. Terör olaylarından dolayı da yabancı turist sayısı azaldı. Gastronomi olarak bilinen yeme- içme kültürü artık iç turizmin gelişmesi açısından çok önemli bir kültür turizmi haline geldi. Bizim de Kozak helvası, Bergama çığırtması, Bergama tulum peyniri, Kozak’taki mantar çeşitleri gibi çok özel yiyeceklerimiz ve ürünlerimiz var. İzmir Ticaret Odası, turizmciler ve sivil toplum örgütleriyle arama toplantıları yapıyoruz. Ünü ülkeye yayılmış yiyeceklerimizle festivaller ya da hafta hafta günler şeklinde tanıtım çalışmaları yapmayı planlıyoruz.

Bergama seni çağırıyor diye İzmir Ticaret Odası ile 3 yıldır bir program yürütüyoruz. Cuma ve Cumartesi günleri İzmir’den otobüs kaldırıyoruz. Geçtiğimiz yıl 2 bin kişiyi taşıdık. Belki çok iyi bir rakam değil ama 4 milyon nüfuslu İzmir’de Bergama’ya hiç gelmemiş çok insan var, birbirine anlatarak bir kişiyi bile getirsek bizim için önemli. Bergama’ya olabildiğince dışarıdan misafir getirmek için çok çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Mesela Foto Maraton’un beşincisini yapacağız. Türkiye’nin ilk yerel festivali olma özelliğini taşıyan ve 80 yıldır kesintisiz olarak düzenlenen Uluslararası Bergama Kermesi, geleneksel bir etkinliğimiz. İnstagram fenomenlerini çağırdık. Veteran Basketbol turnuvası ve Kadın Basketbol Turnavası yapıyoruz.

‘Hep bir mücadele içindeyiz’

Çevre ile mücadeleye gelirsek; yıllardır verilen mücadelenin ve direnişin şimdilerde farklı sorunlara karşı devam ettiğini görüyoruz. Nedir Bergama’nın bu bitmeyen çilesindeki son durum?

M. Gönenç: Bergama’nın en önemli özelliklerinden birisi de çevre duyarlılığını Türkiye’ye öğreten bir kent olmasıdır. Türkiye’de altın madeni konusunda kitlesel bir karşı duruş olarak Bergama başı çeker. Bergama’nın önemli bir çevre bilincinin yaratılmasında öncü olduğunu düşünüyorum. İnsanlar ‘ne oldu direndi de altın madeni yine yapıldı’ diyor. Evet onca yargı kararına rağmen yapıldı ve işletme hala devam ediyor. Yıllar önceki Ovacık Altın Madenine karşıki direniş sivil insiyatifin, sivil itihatsizliğin ve direncin sembolü oldu. İkincisi o karşı duruşlar sayesinde o çok uluslu şirketlerin belki de yolun başında yapmayı hiç düşünmedikleri, şu an yeterliliği bizim tarafımızdan sorgulansa bile, bir takım çevreyi korumaya dönük önlemleri almaya itti. Bunlar olmasaydı çok daha vahşi şekilde bu iş yapılmaya devam edecekti.

Bu tehdit hala devam ediyor mu peki?

Evet maalesef devam ediyor. Ovacık’ta topraktaki cevheri bitirdiler ama işletmeyi sürdürmek için bu kez çevrede açık ocak işletmeciliği yapılıyor. Biz bir takım yürütmeyi durdurma davalarını kazandık. 17-25 Aralık sürecinin ikliminin etkisi olmadı değil. Şu anda işletmeye kayyum atanmış durumda. Artık masanın iki tarafında da devlet var, bundan sonra bu davalar, yürütmeyi durdurmalar nasıl yürüyecek bilemiyoruz. Termik santral sürecine gelirsek, tam bir belaydı. Bizim karşı çıkışlarımız, açtığımız dava ile iş durdu. Firma projede bir takım değişiklikler yapacağını söyleyerek dosyasını geri çekti. Bundan sonra orada da neler olacak belli değil.

Zeytindağ’da çimento fabrikası kurulmak istendi. Koca koca profesörler ‘burası tarım arazisi değildir, burada zeytincilik yoktur’ diye rapor yazdılar. Adı bile Zeytindağ olan bir yer için komik bir durumdu. Bizim raporlarımız daha net olunca, Tarım İl Müdürlüğü de tam tersi bir karar verince ÇED süreci durdu. Başarıya ulaştığımız çok konu var ama maalesef çevreyi korumak için hep bir mücadele içindeyiz, Bergama hep bir baskı altında.

19 Mayıs’ı statta kutlayacağız

19 Mayıs için özel bir etkinlik yapılacak mı kentte?

M. Gönenç: Stadyumda gençlik şöleni yapacağız. Törenler artık statlarda yapılmıyor ama biz büyük bir coşkuyla kutlamamızı stadımızda yapacağız. Bergama Belediyesi’nin spor okullarına gelen sporcularıyla ve müzik gruplarımızla kutlama yapacağız. Bu yıl ilk defa yapacağız, daha önce de istedik ama stadımız yoktu. Stadı geçen yıl yaptırdık ve artık 19 Mayıs kutlamaları için hazırız.

Eczanın babası Galenos’un bahçesi kurulacak

Bergama’da yaklaşık 2000 yıl önce tıbbın ve eczacılığın babası sayılan Pergamonlu (Bergamalı) Galenos’un yaşadığı ve hastaları tedavi ettiği Asklepion’da “Tıbbi Bitkiler Bahçesi” kurulacak. Turizmin çekim alanlarından biri olan Bergama’da 70 dönüme kurulması planlanan ve bu nedenle Büyükşehir Belediyesi ile görüşmeleri sürdüren Bergama Belediyesi İngiltere ve Yunanistan’da örnekleri bulunan modeller üzerinde çalışmaya başladı. Belediye Başkanı Mehmet Gönenç “Hipokrat’tan sonra tıbbın babası sayılan Galenos’un tıb merkezi olarak kullandığı ve bugün UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan Asklepion’u uluslararası turizm gözdesi yapacağız. Bunun için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden destek almak istiyoruz ve gerekli yazışmalarımızı yapıyoruz”