Siyaset laf yapma sanatıdır. Ağızdan çıkan her kelimenin nereye çekileceği belli olmaz.
‘Gaf’ diye tabir edilen bazı cümlelerin bir saniye sonra, aylar, hatta yıllar sonra hatırlanması hiçbir siyasetçi için sürpriz olmasa gerek!
Mesela en çok hatırlananların başında Süleyman Demirel’in gaf diye tanımlanan ama bence gayet bilinçli olan cümleleri var.
60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim.
Ya da Demirel’in çok daha popüler olan cümlesini hatırlayalım:
“Türkiye'de petrol vardı da, tankerlerin hortumuna ağzımızı dayayarak biz mi içtik?”
Tansu Çiller’in gafları ise insanda ciddi tebessüm bıraktıracak kadar acı!
Samsunlulara: “Merhaba Antalya”
Postacıları selamlıyor: Merhaba asker!
Bir afetten sonra: “Ölü kaybı olmamıştır.”….
Bu siyasi kişiler ve örnekler o kadar çok ki… Çoğu öyle hemen akıllara gelmez.
Ama yıl 2018’e geldiğinde bir örnek daha var ki hemen herkes şıp diye hatırlar.
Son günlerin popüler rap şarkısı ‘Bilmem mi’nin melodileri tınladı kulağımda birden, siz bildiniz mi?
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Muharrem İnce, sessizliğini ‘adam kazandı’ diyerek bozmuştu.
Oysa İnce’nin ağzı iyi laf yapardı, siyasetin hakkını verirdi…
‘Adam kazandı’ çok teslimiyet içeren, umutları bitiren, seçimin arkasından öyle mi oldu, böyle mi oldu diyerek sokaktaki konuşmaları bile tık diye kesen, mücadele etmeyi bıraktıran çok acayip etkisi olan iki kelime oldu o yıllarda muhalefet için…
Gel zaman git zaman Muharrem İnce, Cumhuriyet Halk Partisi kimliğinden ayrıldı, Memleket Partisi adında partisini yakın zamanda kurdu. İl kongrelerini tamamlıyor, takvim kurultaya doğru işliyor.
İzmir İl Kongresi için kente geldi İnce. Aslında ‘geldi, konuştu, gitti’nin ötesinde pek değeri olmayacaktı gelişinin, hatta köşe yazıma bile konu olmayacaktı.
Anlaşılan o ki sorunlarla boğuşmayı sevmiyor kendisi ki memleketteki bunca soruna rağmen İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile parti bayrağı polemiği yaptı ve gitti…
Kongredeki konuşmasında ‘Kimsin sen benim afişlerimi söküyorsun?’ deyince Soyer’den cevap gecikmedi. Soyer, sosyal medya üzerinden İzmir’in seçilmiş başkanı olduğunu, kamu binalarına asılanlar dışındaki afişlerin de durduğunu fotoğraflarıyla yayınladı.
Sosyal medya üzerinden atışma devam etti.
Ta ki Soyer ‘Adam kızmış’ diyene kadar…
O kadar yerinde bir gönderme oldu ki üzerine tek kelime edilmedi.
‘Adam kazandı’nın ardından ‘Adam kızmış’ da popüler olmaya aday cümleler arasında bence.
Türkiye’de gündem hızla akıyor, pandemi süreci tüm hızıyla devam ediyor. Yangınların ardından hız kaybetmeden hepimizi sarsan mülteci meselesi derken gündeme yetişmek gerçekten zor.
Muhalefetin her lafı, kelamı, siyaseti, kavgayı, hıncı, kini, öfkeyi, kişisel hesaplaşmayı, kurgulanmış polemik malzemelerini bir kenara bırakıp artık ‘umut’ vermesi lazım bu halka umut…
Hele İzmir tam yeri. Gümbür gümbür esmeli hava, sarsılmalı yer gök muhalifliğin sesiyle…
Ama kolkola olmalı bu muhaliflik, omuz omuza. El vererek, güç vererek olmalı…
Başka türlü bir şey bizim istediğimiz! Afiş, bayrak kavgasıyla yürümez bu işler.
Burası İzmir, burası da başka şehirlere benzemez!
Yine merhum usta siyasetçi Demirel’e atıfla ‘40 günde kabak yetişir mi?’
Yetişmez be ustam, yetişmemiş, olmamış…