‘Masal’ anlatır gibi anlatayım;
Belki çocuklar uyur, büyükler de uyanır!
Biri varmış, biri de yokmuş!
Enflasyonun tavan yaptığı, halkın bir aldığını bir daha iki katı fiyatla aldığı, kazançlarının pul olduğu dönemlerde bir kentin yerel yönetimi üniversite öğrencilerine ücretsiz yemek vermeye başlamış.
Hem de kentin koca koca tam altı tane üniversitesine…
Diğerlerinde sistem işlerken bir üniversitenin yönetimi yemek araçlarını kampüse almamış.
Öğrenciler de çaresiz kaldırımlarda, tozun toprağın içinde yemeklerini yemek zorunda kalmış.
Cep telefonlarıyla birileri çekmiş ve sosyal medyada yayınlamış.
Yayınlayanlardan ve sitem edenlerden biri de ülkenin Meclisinden bir milletvekili…
Üniversite yönetimi ‘bizden izin isteyen olmadı ki’ diye savunmuş halka kendini, yerel yönetim de yemek dağıtımından 10 gün önce izin istendiğini kanıtlamış belgeleriyle ve ‘neden izin vermiyorsunuz gençlerin ücretsiz karınlarını doyurmasına’ diye hesap sormuş yaptığı açıklamalarda…
Üniversite yönetimi ayrıca açıklamasında aba altından sopa mı desek, ne alaka deyip bir daha mı okumaya çalışsak bilinmeyen bir konuya daha dikkat çekmek istemiş. Üniversitenin yakınına yapılması planlanan RAYLI SİSTEM HATTI DURAĞI’nı yerel yönetimin yapmadığını anlatmış koca bir paragraf ile…
Yani? Sen öğrenciye yemek taşıyacağına (ki zaten kendileri 6 TL’ye yemek veriyorlarmış bunu da yazmışlar) önce önündekini hallet mesajı vermekmiş sanırım amaç…
Günler böyle geçerken genç arkadaşlar sıcacık yemeklerle karnını kaldırımlarda, toz toprağın içinde de olsa doyurmaya devam ediyormuş ama neden diğer üniversitelerdeki gibi kampüsün yemekhanesinde ya da bahçesinde değiliz diye sorguluyorlarmış da bir taraftan...
Bir ‘evrak’, ‘bürokrasi’, ‘inat’ ‘siyasi yakınlık’ her ne ise o mesele onları bu düzene mahkum etmiş.
Bir şekil çizilerek onlar üzerinden verilmek istenilen mesajları da onlara dayatılan zorbalıkları da, dayatmaları da biliyorlarmış bu koca koca üniversitelere giden koca koca genç arkadaşlar tabi ki…
Büyümüşler ve artık masal anlatılırken uyumuyorlar tam tersine uyanıyorlarmış!
***
Ve bugün…
Uyumayanlar olarak Cumhuriyet’in bizim lügatımız, alfabemiz ve dilimiz olduğunu, Cumhuriyet’in yok ediş değil var oluş olduğunu çok iyi biliyoruz!
Bunca yobazlığa, bağnazlığa, cahilliğe ve düşmanlığa rağmen Cumhuriyetimiz artık 99 yaşında! Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın uyanmak, uyanık kalmak, uyumamak, uyutulamamak! Yaşasın parçalamaya çalışanlara inat birlik, beraberlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşlik getiren Cumhuriyet devrimleri!