Bir 8 Mart’a daha gelmişken…
Kadın ve çalışmak kelimelerinin Türkiye’de nasıl da zorla yan yana geldiğine değinmek bir kadın olarak inanın bir görev gibi…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) "İstatistiklerle Kadın 2019" çalışmasının sonuçlarıyla başlarsak;
Türkiye’de kadınların istihdama katılımı sadece yüzde 29.4!
Erkekler, kadınlardan yüzde 8 fazla kazanıyor!
Kadınlar tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret alıyor!
Kadınların çalışma hayatında kalma süresi 19 yıl, erkeklerin ise 39 yıl…
TÜİK’in sonuçları bu 8 Mart’ta da eşitliğin hayal olduğunu kanıtlıyor...
Bu veriler kadın, anne ve çalışma hayatı üçgeninde savrulan ya da çalışmakla annelik arasında bir seçim yapmak zorunda kalan kadınlar için sadece birer rakam.
Yani yaşayan bilir mevzusu…
İster beyaz yakalı çalışan olsun, ister tarlada isterse bir fabrikada çalışsın; kadının çalışma hayatı hele ki bir de çocuğu varsa zorlaştıkça zorlaşıyor.
Hatta bir kadının en kutsal görevi olan annelik Türkiye’de kadının çalışmasını imkansızlaştırıyor!
Özel sektörün çalışma saatleri ile Milli Eğitim’in saatleri hiçbir zaman uymadığı, uymayacağı için çocuğunun peşinden okul yollarına düşen annelerin neredeyse yüzde 70’i işine geri dönemiyor. İşsiz ve çaresizler…
Zaten doğurdun orada başlıyor kadın için ikilem. Büyükşehirdeysen işe gittiğinde çocuğa kim bakacak, o kadın çocuğunu kime emanet edebilecek?
Anane, babanne desteğini alamayan kadınlar çocuğu için iş hayatına veda etmek zorunda kalıyor.
Kreşe verecek diyelim, kreşe 1500-2000 lira arasında değişen fiyatlar ödemesi gerekiyor. Bir de servis varsa asgari ücreti geçen rakamlar yalnız çocuğun kreşi için ayrılmak zorunda.
Peki para kazanamayacaksa bu kadın ne için çocuğundan 7-8 saat ayrı kalacak?
İlkokul çağına getirdin bu sefer de Milli Eğitim’in okul hayatı yarım… Ya sabahçı ya öğlenci ya da 3’te okul bitecek. Çocuğu kim okuldan alacak?
Özel okulda tüm gün geçirebilir evet ama yine parayla eşit bir konfor karşımızda!
Bu çocuklu bir kadının yaşadıkları ve yaşayacakları daha tacizi, mobbingi, işin ağırlığı, işten eve gelince evin işleri, ücret eşitsizliği, eğitim ücret dengesizliği gibi binlerce sorun var.
Maalesef bu 8 Mart’ta da Türkiye’de kadın olmak gerçeğiyle yüzleştik.
Ne zaman tüm bu sorunlar biter işte o zaman 8 Mart’lar gerçekten anlam kazanır…