İzmir özelinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkan adaylarının belirlenme süreci bir hayli sancılı geçti. Neyse ki Şubat ayının ilk haftası itibariyle tamamı açıklanabildi. Adaylar kendilerini henüz tam olarak sahaya süremedi keza meclis üyelikleri için de mesaileri bir hayli yoğun…
Medyanın bu aşamadaki gücü ise şimdilik tartışılır durumda. Bir kısım adaylar tarafından yoğun olarak haber servisi yapılırken, bu adaylar medyanın her türünü daha etkin kullanırken bir kısmı da çok daha mütevazi şekilde ilerleyip neredeyse medyada yoklar. Sosyal medya kısmı ise doludizgin gidiyor. Orada tüm adaylar attıkları ve atacakları her adımı yayınlıyor, özel çekimler yapılıyor, viral videolar ve daha pek çok şey.
Siyasal propaganda için basının gücü tartışılamaz ve tabi ki basın emekçilerinin emekleri… Siyasetçilere en yakın, onun neyi söylemek istediğini kamuoyuna aktaran kişilerdir basın danışmanları.
Şimdilik alan çalışmaları yoğun bir şekilde başlamadı ancak yoğunlaşınca ve halk projelerini duymak isteyince anlatacaklarına sosyam medya ne yazık ki yetmeyecek. Basın bültenlerinin önemi o zaman daha iyi anlaşılacak. Ayrıntılı şekilde İzmir’deki yerel internet siteleri ve gazetelerde yer almak kamuoyuyla daha fazla buluşmasını sağlayacak adayın…
Evet tarladaki Ahmet amcanın, evinde çocuklarıyla ev işleriyle gününü bitiren Ayşe hanımın belki önüne çıkmayacak bu haberler ama stratejik planda ilçenin demografisine uygun onlara göre tanıtım araçları devreye sokulacak. Bu basılı bir gazete, dergi olabilir, görsel bir reklam panosu olabilir vs…
Ankara’da yaşayan bir İzmirli ilçesinde kim ne yapıyor diye google’dan aratacak ve basında yer alan haberleri açıp okuyacak, projeleri görecek, doğup büyüdüğü mahalleye belki bir pazar kurulacaktır, öğrenecek…
Belediye başkan adaylarının bu süreçte en olmazsa olmazı basın. Tabi bunu önemsemeyene anlatmak seçime 45 gün kala bir hayli zor. Her adayın reklamını yapmaya en az yeni çıkan bir ürün kadar, ya da çok bilinen bir siyasi aktörse bile ‘coca cola’ kadar ihtiyacı var. Ve hepsinin tabi ki en az 5 yıllık süreçte hep…
Profesyonel bir gazeteciden çıkan, doğru söylemli, düzgün yazılmış bir haberin değeri, gün içinde dokunulan yüzlerce seçmen kadar değerli. Etkisi ise çok daha uzun, hatta yıllarca sürecek boyutta…
Siyasetle ilgilenirken aslında hep tarafımız belli. Fikir işçiliğinin değeri üzerine kurduğum cümleler ciltlerce kitap olur. Biz alkışı sevmeyiz, koltuğu sevmeyiz, hep bir yanımız muhaliftir… Alkış da istemeyiz hepsi bu…
Ve niceleri gelir, geçer, gider ama basın ve gazeteciler ömrü el verdiği sürece hep bakidir…