Ne çok ‘ölüm’ konuşur olduk…
Dört bir yanımız ‘ölüm’…
Koronavirüs belası bir yandan, ekonomik bunalım ve intiharlar bir yandan, iktidarın ‘idam’ cezası sevdası bir yandan…
Yaz bitti, düğünler, dernekler, tatiller, turizm sezonu geride kaldı ama korona belası yeniden hortladı…
Sonbahar ve kışla birlikte korkarım ki verilen rakamlar daha da artacak…
Korkutan gelişmeler var maalesef…
İlki eğer hala yakalanmadıysanız ‘dibimize kadar geldi’ cümlesini kuruyor olmamız…
Çünkü artık mahallemizde, tanıdığımız birinde mutlaka var…
Başka…
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 24-30 Ağustos tarihlerini içeren son Covid-19 raporunda 15 yaş altı 12 çocuğun hayatını kaybetmesi, sağlık çalışanlarının yoğun bir şekilde hastalığa yakalanması, hastanelerin acil servislerinin bile kapatıldığına yönelik duyumlar, iş yerlerinde ‘saklanan’ pozitif vakalar, fabrikalardaki işçilerin vahim durumları…
Daha pek çok ‘endişe’ verici haber ve olay sıralanabilir…
Pandemi sadece hastalık getirmedi elbette hepimizin malumu ekonomimizi de allak bullak etti, etmeye de devam ediyor..
Eğitim, çocuklarımızın geleceği ve ekonomimizin geleceği uzun zamandır belirsiz…
Aç kalan çok ve intihar eden de…
İzmir’de intihar vakalarının artışı itfaiyenin bile gündeminde…
İzmir İtfaiyesinin önemli bir mesai ayağını son zamanlarda maalesef intihar girişimleri alıyormuş…
Basının ‘özendirici’ olma kaygısından dolayı haber yapmadığı intihar vakaları artış oranı açısından bence haber, İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı’na sormak lazım…
Peki nedene dönersek… Aç kalmak herhalde pandemi döneminde daha somut bir hal aldı.
‘Millet aç’ demek mesela, öyle eskisi gibi havada kalan bir söz değil bence artık…
Aylarca kepenk açmayan esnaf, işçiler, garsonlar, sokakta çalışanlar; aylardır işkur kuyruklarında bekleyenler…
Şimdi ise dalga daha da büyüdü, dolar aldı başını gidiyor (Maaşını dolarla mı alıyorsun? Diye utanmadan sorarlar aman ha!) girdiler daha da pahalı ve alacaklar ödenmiyor. Bir şekilde ilk etkiyi işine devam ederek geçirenler artık çarkı döndüremez durumda…
Para yok, gelecek kaygısı çok…
İntiharlar arttı, insanlar yaşamaktan vazgeçiyor, gençler bırakıyor umutlarını, yarınlarını…
Her seçime ramak kala olduğu gibi bir yanda da ‘idam’ konuşuluyor…
Aaa nereden bildiniz iktidarın minik koalisyon ortağının ortaya attığını.
Geçenlerde gözüme takılınca bu ‘ölüm’ sevicileri de yazıma eklemek istedim. AKP Grup Başkanvekili ‘Vatandaşlarımız idam cezası istiyorsa, biz de TBMM’de gereğini yapmak zorundayız’ diye bir tweet atmış!
TBMM’nin vatandaş için onca gereğini yapması gereken iş varken vatandaşın gündeminde bile olmayan işleri ilk sıralara almak istemek de ‘sınır tanımayan hizmet’ anlayışının parçası olsa gerek!
Öldürmenin cezası öldürmeyi önlemek olmalı, ölüm değil! Eğitim olmalı… İdamın çözüm olmadığı pek çok ülkede denendi ve vazgeçildi…
Vatandaşın gündeminde idam yok! Sağlık ve ekonomi var bu kadar net…
Vatandaşın gündemi belli…
Sağlıklı kalmak, virüsten korunmak
Sağlık hizmeti alabilmek,
Aş bulmak, iş bulmak,
Vergilerinin har vurup harman savrulmadığını bilmek ve vergilerinin düşürülmesi,
Yani anlayacağınız vatandaşın ‘ölmeden’ yaşarsa istediği:
Göz boyama siyaseti değil, karın doyurma siyaseti…