Her zaman haberlere çok şaşırırız. İster 1967 yılında olalım, ister 1982, ister 2006 olsun haberler hep bizi şaşırtmıştır. Kabul ediyorum; ama haberler şu son dönemki kadar yormuş mudur? Bence artık daha az şaşıran hatta şaşırmayı bırakmış; ama çok yorgun bir kitle var. Kendini çaresiz hissetme durumu var. Elinden bir şey gelmeyen herkeste de artık alaycılık hakim.
Geçen günlerde başıma gelen birkaç konuşma beni epey yordu mesela. Çok güzel bir akşam birkaç arkadaş buluşmuşuz keyifle sohbet edeceğiz, konu milli mafyamız. Konu, İslam cumhuriyeti olacağız, konu, denizlerde balık kalmayacak. Ne kadar çok yoruldum anlatamam. Mafyadan gir çevre kirliliğinden çık. Bundan yirmi yıl önce konular bu kadar yorucu muydu?
Denizde yüzüyoruz, bir teyze geliyor ‘’Türkiye bitti, tası tarağı toplayın kaçın’’ diyor. Ne güzel çocuklarımızla deniz kenarında bir keyif yapıyoruz, başka bir arkadaş geliyor, ‘’Yüzebildiğiniz kadar yüzün müsilaj Ege’ye gelmiş, artık yüzemeyeceksiniz’’ diyor.
Çoğu insan birer ‘’Vasfiye’’ oldu. Bir grup parasına para katarken bir grup felaket haberleriyle virüs gibi beyin yiyor. İnternette gazetelerin ana sayfa manşetlerine bakın, her manşet bir felaket haberi.
Bakan yardımcısının aile şirketi bakanlıktan ihale almış
Çiftçinin elektrik parası isyanı
Polisten intihar mektubu
Taşın üzerine tecavüz ediliyorum yazmıştı
Öldürülen çevreci çiftin kızı konuştu…
Biz ne yaşıyoruz gerçekten bir fikri olan var mı? En ünlü köşe yazarlarımızın da yaptığı yol göstermek falan değil. Ne kadar çok dalga geçeyim derdi. Çözüme odaklı bir iş yapalım, doğru isimleri bulup onların fikirlerini, çözüm önerilerini yayalım değil. Gerçekten yorgunum, yorgunsunuz, yorgunuz…