Doğada olsun, toplumda olsun hiçbir statü sonsuza dek hüküm sürmez… 23 Haziran sonrası neler olacağını bir halk hikayesiyle anlatalım.
Geçimini süt üreticiliğiyle sağlayan bir köyde, köylüler yılanlardan çok çekmişler. Dillerini ve de zehirlerini kullanarak köylünün nafakasına musallat olan yılanlar saltanat kurmuş. Her gün tas tas ikram edilen sütü içerek semirdikçe semirmişler.
Her yudumdan sonra ‘çok şükür’ deseler de yılanların aç gözlülüğünü doyurmak mümkün olmamış. Verdikleri sözde durmayıp yine saldırmış ve daha fazlasını istemişler. Yani hep bana Rabbena halleri…
Köylüler çaresizlik içerisinde, bakmışlar ki baş edilecek gibi değil, kimi çatal dillerine kanarak, çoğu da zehrinden korkarak baş eğmiş, anlaşma yoluna gitmişler. Yılanlarla bir anlaşma yapmışlar. Anlaşmaya göre kaymak tabakası ve sütün yağlı olanı yılanların hakkı salıymış.
Bu durum yıllarca devam etmiş. Yılanlar palazlanıp semirdikçe, köylülerin durumu içler acısı dayanılmaz bir hal almış. Anlaşmayı yapan köylülerin çoğu bir bir hastalanıp öbür dünyaya göçmüşler. Ölmeden önce de çocuklarına sıkı sıkıya yılanlara dokunmamalarını tembih etmişler.
Köyün gençleri atalarının tembihlerine rağmen yılanların saltanatını sorgular olmuş… Sorular sormuşlar…
Bir gün bir kavga patlak vermiş. Genç bir delikanlı, kendine saldıran yılanların şahına elindeki sopa ile karşılık vermiş. Yılan çevik bir hareketle bu saldırıdan kurtulmuş. Ancak bu sırada kuyruğunu kaybetmiş. Can havliyle gencin bacağına saldırmış ve onu zehirlenmiş.
Olanlara çok üzülen köylüler kendi gençlerine kızmışlar. Anlaşmayı sürdürmek için haber salmışlar.
Yılanların liderinden şu cevap gelmiş:
“Bende bu kuyruk acısı, sizde de bu evlat acısı olduğu sürece hiçbir şey eskisi gibi olamaz.”
31 Mart seçim sonuçları AKP için kuyruk acısıdır. 6 Mayıs YSK kararı ise muhalefet için evlat acısı…
23 Haziran seçim sonuçları ne olursa olsun, hiçbir şey eskisi gibi olmaz!..