Dünyanın her yerinde yerel seçimler, aynı zamanda halkın merkezi iktidardan memnun olup olmadığının da ifade eder. Siyaset bilimcileri analistler ve politikacılar seçim sonuçlarını adı konulmamış bir güven oylaması şeklinde okurlar. Ancak buradan ‘beka sorun’ çıkmaz, çıkarılamaz. Dünyanın her yerinde, geçmişte ülkemizde yapılmış yerel seçimlerde de bu böyledir.
“Beka sorunu var” denildiği andaki Türkiye’nin özellikle de dış politikadaki pozisyonuna bakmakta fayda var. Çünkü beka yaşamsal önemde bir sözcüktür.
Suriye’de anayasa görüşmeleri devam etmektedir. Türkiye’ye karşı, girdiğiniz yerlerden çıkın baskısı artmaktadır. İçeride ve dışarıda işlerin iyice kötüleştiği bir ortamda, özellikle de dış politikayı iktidarda kalma stratejisine dönüştürün Erdoğan, yeni bir hamle için düğmeye bastı: Fırat’ın doğusuna askeri müdahale…
Operasyon için hazırlıklar tamamlandı. Harekete geçmek için gün sayılmaya başlandı. Üç-beş gün içerisinde harekete geçileceği doğrudan Erdoğan’ın açıklamalarıyla dünyaya duyuruldu.
Ne var ki, evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Yazılan senaryo rafa kaldırıldı. Suriye savaşının baş aktörleri buna izin vermediler. ABD Başkanı, Türkiye’nin ekonomik kırılganlığına işaret ederek, açık açık tehdit etti.
‘Beka sorunu’ propagandasının yaşama geçirilemeyen senaryo ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. Fırat’ın doğusuna yapılacak bir askeri hareket, öncekilerden farlı olacağı, ciddi bir çatıma ortamının yaşanacağı düşünülürse; operasyonun gerçekleşmesi halinde adı ‘beka sorunu’ konan propagandanın belli ölçülerde ete kemiğe bürüneceği, sadece AKP ve MHP’nin ideolojik olarak konsolide ettiği kesimleri değil, bu tebaanın dışında kalan halkın bir bölümünü de etkisine alacağı gerçektir…
Fırat’ın doğusuna operasyon izni çıkmayınca, ‘beka sorununun’ içi boş kaldı. Bahçeli’nin yeni sistemin meşruluk tartışmalarına son vermek ya da Erdoğan’ın Türkiye’de yaşanmış darbeleri ‘beka sorunu’ ilan etmesi, istenilen algının oluşmasına yeterli olmadı.
Erdoğan’ın bugüne kadar uyguladığı dış politikada manevra alanı kalmadı. Mecburen pozisyon değiştirecektir.
Olmaz, olmaz bunca yaşanmışlıktan sonra demeyin. Yerel seçimler sonrası çok şeylere gebedir. Önce, Esad ile görüşmese de, ailecek tatile çıkmasalar bile, onu tanıyacaktır. Irak’ta 1 milyondan fazla insanın katilinden sorumlu Bush ile İstanbul’da görüşmedi mi? Çeçenistan’da yaşananlar bir çırpıda unutuldu, unutturuldu. Putin ile aralarında su sızmıyor. Trump ki, bugüne kadar gelmiş geçmiş en İslamofobik liderlerden biridir. Her fırsatta görüşmek için can atıyor. NATO toplantısında koridorda yakalayıp aynı fotoğraf karesi içerisinde yer almak için çırpınan kimdi?