14 Şubat’ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu’nun temelini attı. Bu metro 4 yıl sonra tamamlanıp hizmete girdiğinde İzmir’in en büyük metropol ilçesi Buca, kent merkezine ve diğer yakaya yaklaşacak. Artık 15 dakikada Kordon’da, 30 dakikada Karşıyaka’da olabilecek Bucalılar. Buca Metrosu, karbon salınımını azaltıp havayı da temizleyecek, otobüs ve minibüslerin çekildiği hatlarda trafiği de rahatlatacak, istihdamı canlandırıp kent ekonomisine de can suyu olacak.
Buca Metrosu, tamamen İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, kredibilitesinin yüksekliği sayesinde yapılacak. İnşaat ilerledikçe para kredi kuruluşunca finanse edilecek. Hükümetin katkısı sıfır. Hükümetin katkısı sıfır olduğu gibi bu metro projesine, söz verdiği Halkapınar-Otogar metrosu için de kılını kıpırdatmış değil henüz!
Başkan Soyer, temel atma töreninde yalın bir hesap yaptı ve şöyle bağladı: “Bu anlattığım yalın hesap, kamunun tüm kaynaklarını elinde tutmasına karşın fizibilitesi bu kadar yüksek Buca Metrosu’nu yıllarca getiremeyen veya getirmeyen hükümete İzmir’in güçlü bir cevabıdır.”
İzmir Bu Ülkede Değil mi?
Başkan Soyer, yaptığı yalın hesabın ardından güçlü bir şekilde Ankara’ya seslendi. İzmir’in, İzmirlilerin hakkını savundu yüksek sesle. Belki kimse bu kadarlık bir çıkış beklemiyordu. Başkanın zarafeti, naif kişiliğinden o çıkış çıkmaz sanılıyordu. Ne var ki, haklı ve meşru zemindeyse, inandığı her durumda Soyer kararlı bir duruş ortaya koymaktan çekinmez. Bendeniz bu çıkışı bekliyordum. Her şeyin bir zamanı var ve o zaman gelmişti. Buca Metrosu “mührünü” İzmir’e vuran Soyer, susmayacak, bilakis haykıracaktı, İzmir’in gücünü hissettirecekti.
Soyer’in Ankara’ya seslendiği konuşmasının o bölümünü olduğu gibi buraya alıyorum:
“Türkiye 81 ilden oluşan bölünmez bir bütündür. İzmir bu bütünün ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye ve Ege ekonomisinin kalbinin attığı yerdir. Dört buçuk milyonun yaşadığı şehir, Cumhuriyetimizin kalesidir. Ankara! Buradan Ankara’ya seslenmek istiyorum. İzmir bu ülkede değil mi? İzmirliler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi? Biz İzmir’i demir ağlarla örüyoruz. Narlıdere Metrosu’nu ve Çiğli Tramvayı’nı bitirmek üzereyiz. Buca Metrosu’nun temelini atıyoruz. Eş zamanlı yürüttüğümüz altı raylı sistem projesi toplam 93 kilometre uzunluğunda.
Peki ya Ankara? Üzerinize aldığınız dört buçuk kilometrelik Halkapınar Otogar Metrosu nerede? Neden başlamıyorsunuz? Yedi senedir yatırım planında olmasına rağmen neden şimdiye kadar tek bir adım atmadınız? Depremzedeler için bulduğumuz krediyi, kıyı planlarını ve tek bir imzayı bekleyen onlarca projemizi ne zaman onaylayacaksınız? İzmir 2021’de 133 milyar lira vergi ödemesine rağmen merkezi yönetim bütçesinden sadece 3,5 milyar liralık yatırım aldı. Yani kırk verdi, bir aldı. Kırkta birlik bu oran asla kabul edilemez.
Tüm İzmirlilerin şunu bilmesini istiyorum. İçinde bulunduğumuz bu durum, bizi asla yıldırmadı. Aksine yeni yatırımlar için kararlılığımızı daha da arttırdı. Sadece 3 yılda, 2019 yılından bu yana, İzmir’de yaptığımız yatırım tutarı 11 milyarı aştı. Ülke ekonomisinin en büyük darboğazını yaşadığı şu günlerde, İzmir tarihinin en büyük yatırımını başlatmamız işte bu kararlı duruşumuzun sonucudur. Koşullar her ne olursa olsun, İzmir’in refahını büyütmeye ve bunun adil dağılımını sağlamaya devam edeceğiz. İzmir buna muktedirdir. Daima da muktedir olacaktır.”
Yeni Bir Dönem Başladı
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’in temel atma törenindeki konuşması bütün gözlemcilerden tam puan aldı. Hakikaten yıldızlaştı Soyer kürsüde. 17’sinde, üç gün sonra İzmir’de 17 Şubat 1923’te Gazi’nin katılımıyla düzenlenen ve 15 gün süren Türkiye İktisat Kongresi’nin 99. Yıldönümü törenlerinde birlikte olduğumuz Başkan Soyer bambaşkaydı. Şunu herkes not etsin bir kenara; Buca Metrosu’nun temelini atan, görev döneminde Narlıdere Metrosu’nu ve Çiğli Tramvayını tamamlamak için sabırsızlanan, araba vapurlarını yediye çıkararak İzmir Körfezi’nde adeta “yüzer köprü” kuran, bugün de Bayraklı’da Türkiye’nin en büyük tam otomatik otoparkını hizmete açan, 2021’de İZSU ve İZBETON yatırımlarını şaha kaldıran Başkan Soyer ritmi, temposu, duruşuyla ciddi bir sıçrama yapmaktadır. Artık hazırlık dönemi bitmiş, yatırımlar hız kazanmıştır. Başkan, koşusuna, ritmine uygun kadrolarla görev döneminde öngördüğü yatırımları, çalışmaları yapmak, projeleri hayata geçirmek için bir atılım dönemine girmiştir. Onca afete, yangına, depreme, sele, merkezi hükümetten gelen engellemelere, hatta maalesef kimi paçadan çekme gayretkeşliklerine karşın Başkan Soyer zaman zaman üzülse de çalışma azmini hiç kaybetmedi ve bugünlere öyle geldi.
Bitirirken Bazı Notlar
Bu arada… Geçen hafta dikkatimi çeken birkaç nokta oldu. Bir ilçe belediye başkanının aşırı ‘rol çalma’ gayretkeşliği bilmiyorum hangi dürtüden kaynaklandı ama çok dikkati çekti! Aslında o başkan kaş yapayım derken göz çıkardı! Yaptıkları bumerang oldu. Bir ilçe belediye başkanı da “üçüncü dönem” dedi! İkinci dönemin ortasında üçüncü dönemi istemek de nasıl bir dürtüden kaynaklanıyor anlayamadım. Şu görüşümü hep söylerim; bir belediye başkanının görev döneminin normali ilk dönemi layığıyla yapmak koşuluyla iki dönemdir. Ancak çok olağanüstü bir durum olur, kamuoyu yoklamaları sonucunda ancak ikinci dönemindeki mevcut başkanla yeni dönemin kazanılabileceği anlaşılır, o zaman istisnai olarak üçüncü dönem farz olur. Yoksa durduk yerde daha seçime 2 yıl 2 ay varken üçüncü dönemi istiyorum vb. demek abesle çok iştigal.
Bir notum daha var. İzmir’in hükümetin dümen suyundaki malum metrukesi masa başında ürettiği bir sözde kulis haberi yaptı 17’sinde. Bunu yerel basın alıp devam ettirdi. Neymiş? Bir CHP’li ilçe belediye başkanı önceden Nisan’da görevine devam etmeyeceğini deklare eden mevcut İzmir Belediye Başkan Vekili’nin yerine aday olacakmış! Bu konuda haberler yapılırken acaba adı geçen belediye başkanına soruldu mu? Görüşü alındı mı? Niyeti var mıymış?
Sanmıyorum ki sorulmuş olsun… Ancak bendeniz şu notu düşeyim; parti içinde dengeli bir duruş sergilemeye çalışan söz konusu ilçe belediye başkanı o göreve talip olacak kadar aklını peynir ekmekle yememiştir! Zaten bunun örneği de yok. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bir AK Partili ilçe belediye başkanı o mevkide fakat belediye başkanı CHP’den, meclis çoğunluğu kendi partisinden. O farklı bir durum. O yüzden bazıları bu örnekten yola çıkıyorsa fena halde aldanıyor. Teşbihte hata yapmamak lazım. CHP’nin içini karıştırmaya dönük atraksiyonlara prim vermemek lazım. Tabii söz konusu ilçe belediye başkanı da belki çıkıp bir açıklama yaparak duruşunu ortaya koysa iyi olur, bu yapay tartışma sürmez kanaatindeyim.
Notlarımla ilgili olarak tabii CHP il başkanlığına da görev düşüyor. Ortama, ilgili aktörlere “ayar vermek” şart.
Cemreler Geliyor, Gelmekte Olan da…
Cemreler yaklaşıyor, ilk, ikinci ve üçüncü cemre ile bahar kendisini gösterecek. Güzel İzmir’imiz baharla daha bir tempo kazanacak. Dahası, Türkiye, güzel ülkemiz en geç 16 ay içinde önüne gelecek sandıkla değişime hazırlanıyor. CHP, Millet İttifakı, 11 Büyükşehir Belediyesi üzerinden bir iktidar hikayesi yazıyor. Büyükşehir Belediye Başkanları CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, MYK’sı, PM’si ile değişimin kaptanlığını yapmakla karşı karşıya. Bu noktada 11 Büyükşehir’deki CHP il başkanlıkları, ilçe başkanlıkları, ilçe belediye başkanları da Büyükşehirin yerel hizmetleri, yatırımları hakkında yurttaşları günü gününe aydınlatmak durumunda. Gelmekte olan gelirken, büyük yürüyüşün, iktidar yürüyüşünün ritmine ortak olmak durumunda.