Daha “14 Şubat” gelmeden ortalığı bir 14 Şubat furyası sarıyor ki sormayın!
“Sevgililer Günü” artık evli çiftleri de, yeni sevgililerin ötesinde bütün çiftleri içeriyor. Kapsama alanı gittikçe artıyor, çünkü kapitalizmin satış enstrümanlarından birisi olmuş durumda!
14 Şubat Sevgililer Günü Milenyumda girdi hayatımıza, yoktu ondan önce. Hıristiyan dünyanın geçmişindeki efsanelerin izini süren satış-promosyon dünyası Hıristiyan batıda olduğu gibi Türkiye’de de kapitalizmin ruhuna uygun, satışa dayalı bir 14 Şubat patladı.
Geçenlerde Adana’daydım ve oradaki restoranların şubatın ilk haftasında 14 Şubat moduna girdiğini, rezervasyon yarışını hızlandırdıklarına tanık oldum. Demek sadece ilk üç büyük kentte kalmamış olay… Allah bilir Erzurum’a, Ağrı’ya kadar sıçramıştır 14 Şubat aksiyonu.
XXX
Batıda “Aşıkların Günü”, bizde “Sevgililer Günü” nereden geliyor peki? Bu konuda efsane çok… Batıda en çok kabul gören efsanenin ismiyle anılıyor olay; “Saint Valentine’s Day”. Yani, “Aziz Valentine Günü”.
Aziz Valentine, aşkın ve sevginin simgesi olmuş bir rahip.
Efsanelerden biri, eski Roma’ya dayanıyor. Şubatın ortasındaki “Lupercalia” festivali baharın başlangıcı, uyanışa denk geliyor. Kuşların aşk mevsiminin başlangıcıdır aynı zamanda o tarih. Festivalde Romalı genç kız ve erkekler daha serbest olarak yan yana gelebiliyor. Her genç kızın adı bir kağıda yazılıp çömleğe atılıyor, o adı hangi erkek çekerse o gün kıza o erkek refakat ediyor. Bu birlikteliğin evliliğe dönüştüğü de oluyor. Lupercalia, bizdeki Hıdrellez ya da Nevruz gibi…
Bugün 14 Şubat’ın dayandığı, kabul gören efsane, yani Saint Valentine ise 3. Yüzyıla dayanıyor. Savaş ve askerlik tutkunu zalim Roma İmparatoru 2. Claudius bir fermanla askerlerin evlenmesini yasaklar! İyi kalpli rahip Valentine ise gizlice askerlerin nikahını kıymayı sürdürür. Bu haberi alan zalim imparator rahibi yaktırarak canına kıyar. Valentine’in ölüm günü “Sevgililer Günü” olur.
Valentine ile ilgili başka efsaneler de var. Hapiste iken gardiyanın kızına aşık olup idama giderken aşk mektubu göndermek gibi…
XXX
498’de, yaklaşık iki yüzyıl sonra Papa Gelasius ise eski pagan Roma adetiyle Saint Valentine’i birleştirip 14 Şubat’ı “Saint Valentine Günü” olarak tescil eder. Böylece sevgililer 14 Şubat’larda küçük hatıralar ve sevgi dolu notlarla dolu kartlara yelken açar. Bilinen ilk kart, şimdi British Museum’da; Orleans Dükü Charles’ın hapisteyken eşine gönderdiği kart…
XXX
Kırmızı gül adeti ise Fransız Kralı 16. Luis’in eşi Mari Antoinette’ye kırmızı güller göndermesiyle başlar. Ancak kilisenin resmileştirdiği bu gün uzun süre kış uykusuna yatar ve 1700’lerin başlarında yeniden canlanmaya başlar. 18. Yüzyıl ortalarında postanın canlanmasıyla kartlar yaygınlık kazanır. Ester A. Howland adlı bir Yahudi iş insanı uyanıklık yapıp ilk Valentine kartını basar ve bu geleneği endüstriye dönüştürüp kapitalizmin hizmetine sokar.
XXX
Adana’da bir de ne göreyim, geniş salonlu bütün meşhur kebapçılar Sevgililer Günü için hazırlanmış. Ortalık kırmızı kocaman kalplerden geçilmiyor!
İzmir’de de durum pek farklı değil… Eminim genelde de farklı değildir. İzmir’e döndüğümde bir ziyarete giderken Alsancak’taki çiçekçim Mehtap Hanım’dan çiçek alayım dedim, baktım fiyatlar malum güne endesklenmiş; yüzde 50 artmış hem de bu ekonominin yerlere serildiği ortamda. Meğer mezatta fiyatlar yükselmiş de ondan!
Boşverin 14 Şubat için rezervasyon yaptırmaya havalı lokantalarda; başbaşa bir yemeği sevgilinizle başka bir dışarıdaki güne saklayın. Hareketli şeritle üretim bandına eklemlenmeyin. Kargaşada mutlu olayım derken mutsuz olmayın. Zaten sevgiliniz o güne özel bir şey beklemiyorsa kıymeti de sevgisi de sahicidir. Bunu da bir kenara not edin. Belki de sevgilinizin sabah kalktığında göreceği bir küçük not aşkınızı daha da alevlendirebilir.
Protest bir Sevgililer Günü yazısı olduğunun farkındasınız değil mi? Ne yapayım; Aziz Valentine’in saf ve sahici aşkını kapitalizm bütün arsızlığıyla pazara tabi kılıyorsa benden günah gider!
Sevgilerle…