Göztepe üst üste yedinci yenilgisini Alanyaspor karşısında kendi saha ve taraftarı önünde alarak adeta harakiri yaptı ve ligde kalma ümidini suya düşürdü. Artık ligde kalması mucizelere bağlı.
Göz Göz sakat ve cezalı oyuncularının eksikliğini duyarak başladı maça. Öyle ki iki solbek de kadroda olmayınca ligin ikinci yarısında kadroya giremeyen Burekoviç kadroda olmasına karşın Stejpan Tomas solbek mevkiinde stoper Kahraman ile başladı.
İNANCINI YİTİRMİŞ BIR TAKIM VARDI SAHADA
Tomas, eldeki oyunculara bakılırsa doğru bir kadro sürdü Alanyaspor karşısında sahaya. Ancak sahadaki 11 ilk yarıda bir türlü oyunu rakip alana yıkamadı, bekleneni veremedi. Çünkü bilmiyorum ağır bir yorum mu olacak ama sahada Tannanne, Şerif, Obinna ve Di Santo dışında maalesef gördük ki kümede kalmaya inanan futbolcu yoktu! Trabzonspor karşısındaki dört hatalı yenilen gol, defansı geriye hapsetti. Hal böyle olunca takım kombine atak geliştirmesi, ileride çoğalamadı, rakibini ısıramadı ve ablukaya alamadı.
AĞIR BASKI ALTINDAKİ BİR GÖZTEPE
Özellikle güney tribününde maçın en başından itibaren kaleci İrfan'ın protesto yemesi, futbolcular üzerindeki mutlaka kazanma zorunluluğunun getirdiği olağanüstü baskı ile birleşince sahadaki atmosfer Göztepe aleyhine döndü. Karşıda ise rahat bir takım vardı. Kaleci sadece kaleci değil libero gibi topu kontrol ederken kaptan Efecan Göztepe defansını her atakta hallaç pamuğu gibi attı.
TOMAS'IN HAMLESİ BOŞA ÇIKTI
Tomas, 65'te doğru bir şekilde bekleyen hamleyi yaptı. Risk alıp Kerim'i de çıkarıp defansı üç stopere indirdi. Dino'yu defansın ortasına çekip Atakan'ı sağ stoper ve sağbek, Kahraman'a da sol stoper ve solbek görevi verdi. Tijaniç, Laurency ve Jahoviç aldı yorulan Şerif ve Tannanne'yi de çıkarıp.
Fakat bu hamleden sadece 5 dakika sonra Göztepe kalesinde şok bir gol gördü!
Belki de umutları artıracak beraberlik sayısı yerine kalesinde defans ve kaleci anlaşmazlığı ile rezalet bir gol daha görünce iş şirazesinden çıktı!
İkinci yarıda oyuna dahil olan eski Göztepeli T. Bingöl önünde bulduğu topu uzaktan İrfan Can'ın boşalttığı kaleye rahatça gönderirken zamanında kendisini protesto ile gönderen tribünden alkış aldı ama centilmen davranıp sevinmedi.
BÖYLE OLMAZ!
Tribün demişken... Protestolara maç boyunca katlanarak oyununa bakan İrfan Can'ın maç bitiminde tribünlere dönük çıkışı asla yapmaması gerekirdi. Yapması gereken başını önüne eğip hızla tünele gitmeseydi. Bu konuda kenar yönetimi ve takım kaptanı da hatalı; bu tablonun yaşanabileceğini öngörüp maç biter bitmez kaleciyi kontrol altına alıp hızla tünele girmesini sağlayacaklardı. Bundan sonra bu çocuk zor oynar. Arkasında üç kaleci varken neden bu çocuk oynatılır bunu da anlamış değilim.
SEPİL'İN HAK ETMEDİĞİ...
Peki "Sepil istifa" sloganlarına ne demeli?
Göztepe'yi 2.Lig'den 1. Lig'e, oradan Süper Lig’e çıkaran; armayı 5 sezon üst üste onca eşitsizliğe karşın Süper Lig’de temsil ettiren Sepil değil mi? "İstifa" sloganının yankılandığı ve asırlık bir rüya olan Göztepe Gürsel Aksel Stadı'nı Göztepe'ye kim kazandırdı? Urla Adnan Süvari Tesisleri'ndeki 7 yıldızlık ortamı kim oluşturdu? Göztepe'nin onca branşta yarışan bir spor kulübü haline gelmesini kim sağladı?
Vefa, İstanbul'da bir semt adı mıdır sadece? Böyle mi olmalıdır? Ailesini, hatta sağlığını ikinci plana atarak elini taşın altına koyan, zamanını Göztepe'ye hasreden Sepil gibi kaç kökten Göztepeli bulunabilir günümüz endüstriyel futbol arenasında?
Sepil, takımın geldiği bu noktadan, en çok üzülen, kahrolan bir taraftardır bırakın başkanlığı... Bundan adım kadar eminim.
Kurtlar sofrasında 5 sezon kalmak o kadar kolay mı sanılıyor?
Bakın ilk defa "düşmekten" bahsedeceğim; evet, maalesef Göztepe'nin kurtulması artık mucizelere bağlı. Göztepe'nin düşmesi çok daha büyük bir olasılık kurtulmasından.
İYİ GÜNDE, KÖTÜ GÜNDE...
Peki camia olmak, "biz" olmak, "Göztepeli" olmak iyi günde kötü günde beraber olmak, bir olmak değil mi?
Taraftarın üzüntüsünü anlıyorum ama şunu da not etmek isterim: Sepil şampiyon olan bir takımı mı alıp küme düşürmüş olacak Göztepe düşerse? Bazılarına bakarsanız sanırsınız ki öyle!
Göztepe 14 yıl aradan sonra çıktı Süper Lig’e. 5 sezon sonra düşebilir ve yeniden çıkabilir. Belki de sonrasında kafaya oynar, Avrupa'ya gider. Artık endüstriyel futbol çok zor. Dünyada da Türkiye’de de ekonomik kriz var. Bakın TFF bir türlü yayın ihalesini sonuçlandıramıyor... Bu gerçekleri bilerek herşeyi değerlendirmek gerek.
Vefalı olmak, kadirbilir olmak gerek. Soğukkanlı olmak gerek. Bakın Sepil devre arasında transfer de yaptı. Daha ne yapsın; Chelsea'de forma giymiş Di Santo'yu aldı, solbek takviyesini, orta saha takviyesini yaptı. Hata herkes yapabiliyor; evet, kabul edelim ki El Maestro zayıf kaldı Süper Lig’de. Keşke üst üste üçüncü yenilgi sonrasında bileti kesilseydi, beşinci yenilgi beklenmeseydi. Un, yağ, şeker varken helvayı yapamadığını belki aldatıcı üst üste dört galibiyet örttü.
BİR ÇAY KOYUP YENİDEN BAŞLAMAK...
Beş sezondur Göztepe'yi yazan bir "taraftar-yazar" olarak bu yazının "en zor yazı" olduğunu da not edeyim.
Ancak şöyle bitireceğim: Başın öne eğilmesin Göztepe. Başın öne eğilmesin Sepil. Başın öne eğilmesin her koşulda; iyi günde ve kötü günde takımını, armayı kıskançça destekleyen, sahiplenen Göztepe taraftarı ve camiası.
Başınızı asla öne eğmeyin ve asla vazgeçmeyin. Bir çay koyup yeniden başlamak, ayağa kalkmak yakışır Göztepe'ye.
BU ARADA...
Bu arada... Mucize olur mu? Göztepe'nin kaptanları arkadaşlarını toplayıp bir karar alırlar mı? Belki onlar da bir çay koyup mucizelere kalan kurtuluş için harekete geçer mi? 5-6 maçlık bir galibiyet serisi için birbirlerine söz verirler mi?
Keşke böyle bir şey olsa da ben de mahcup olsam ve bir açık özür yazısı kaleme alsam...