Türkiye, Atatürk sayesinde ilk kadın milletvekilini, ilk muhtarı 1930'larda gördü. Atatürk, kadına devlette ve toplumda, üniversitede, kültürde ve sanatta, sporda, he alanda yer vermek için elinden geleni ardına bırakmadı.
Atatürk'ten sonra, bilhassa 1950'lerden itibaren erkek egemen süreç adım adım inşa oldu. Öyle ki ilk kadın bakan için 1971'i, 12 Mart ara rejim dönemini bekledik. Dr. Türkan Akyol, sağlık bakanı olduğunda memleket bir kadın bakanla tanıştı.
Doç. Behice Boran, TİP'te ilk kadın genel başkan oldu 1960'larda.
Süleyman Demirel, DYP Genel Başkanı ve DYP-SHP Koalisyonunun Başbakanı iken Çankaya'ya çıkınca, DYP, ekonomi profesörü Tansu Çiller'i genel başkan seçti ve Çiller, koalisyon hükumetinin yeni başbakanı oldu. Türkiye, ilk kadın başbakan ile tanışmış oldu böylelikle.
***
Çiller'i Boğaziçi Üniversitesi'nde ekonomi profesörü iken orada katıldığım bir sempozyumda tanımıştım. Oldukça karizmatik, aynı zamanda oldukça güzel ve alımlıydı.
Henüz parti genel başkanı ve başbakan olmadan önce gazetecilerle önce birer birer sonra da Yeniköy'deki yalısına çağırarak önde gelenlerini, topluca diyalog kurunca "müstakbel başbakan" olacağının işareti de alınmıştı.
Çok geniş bir çevrede "çağdaş" bir kadın olarak kabul gördü diyebilirim. Öyle ki, sosyal demokrat bazı gazetecilerin bile başını döndürdü! Fakat gelin görün ki Tansu Çiller başbakan olduktan sonra kadın kimliğini sıyırıp bir kenara attı! "Şahin" bir karakteristikle insan hakları sicilini bozdu önce. "Erkek" bir profil çizmeye başladı. Adeta ters köşe yaptı. Kocaman bir hayal kırıklığı oluşturdu ve sonuçta partisini de 1999'da yüzde 10 barajının altına indirerek tedavülden kalktı.
***
O Tansu Çiller şimdi oldukça yaş alsa da ve tedavülden kalkalı aradan 23 sene geçse de yeniden piyasaya sürülmeye çalışılıyor. AK Parti'nin erozyon kaybetmesi ve merkez sağın İYİ Parti'ye doğru kayması Erdoğan’ı telaşlandırınca önümüzdeki seçimde Tansu Çiller akla geldi. Güya bir partinin başına geçirilip Cumhur İttifakı’na dahil edilecek ve böylece merkez sağın hiç olmazsa bir kısmı Millet İttifakı partilerinden koparılacak!
Peki bu siyasi mühendislik çalışması hayata geçer mi? Geçse de seçmende bir yankı bulur mu?
Hiç sanmıyorum... Çünkü, çoktan tedavülden kalkan Çiller'in kıymeti harbiyesi kalmadı.
Ne der bir atasözü; "Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı."
***
Atatürk'ün hayal ettiği çağdaş bir kafaya sahip, "kadın gibi kadın" bir başbakanın yönettiği bir Türkiye dileğiyle kutluyorum 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü.
Ve buradan siyasi partiler kanununun kadınların eşitliği yönünde değiştirilmesi için muhalefet partilerinin tamamının en üstten ilçe örgütüne kadar kadın yöneticilerinin harekete geçmek neyi beklediklerini soruyorum? Neden bütün kurullarda, aday listelerinde vb. eşit değilsiniz? Neden milletvekili aday listesinde, belediye meclisi aday listesinde, belediye başkanlığında vb. fermuar sistemi için ayağa kalkmıyorsunuz?
Yoksa durumunuzdan şikayetçi değil misiniz?