‘Sevgili Öğretmenim’ öldü. To Sir, With Love (Sevgili Öğretmenim) filminin öğretmeni Sidney Poitier 6 Ocak günü 94 yaşında hayata veda etti. Amerika sinemasının en önemli oyuncularından biriydi.
Oyunculuğunun yanında dokuz filmde yönetmenlik yaptı. Bir filminde senaryosunu yazdı. Unesco’nun Bahamalar elçiliğini yaptı. Ancak O, filmlerde canlandırdığı iyi kişiliklerle hatırlanacak.1927 yılında zenci bir ailenin çocuğu olarak Miami’de doğdu. Babası gezci domates satıcısıydı. Çocukluğu Bahamalar’da domates tarlalarında geçti. Askerlik öncesi New York’ta sıradan işlerde çalıştı. Sonrasında ise Broadway’de Antik Yunan’da yaşamış oyun yazarı Aristofanes’ın MÖ 411 de yazdığı savaş karşıtı tiyatro oyunu Lysistrata’nın müzikal uyarlamasında küçük bir rol aldı. Sonrasında yüze yakın filmde oyunculuk yaptı. (İzlediğim filmlerinde hep iyi siyah adamdı)
Bu yazıda To Sir, With Love (Sevgili Öğretmenim) filminden söz edeceğim.1967 yılına ait bu filmi Avustralya doğumlu James Clavell yönetmiştir. Bir İngiliz filmidir ve Londra’da çekilmiştir. Londra’da okullarından atılan öğrencilerin toplandığı kenar mahalledeki bir lisenin öğretmeni öğrencilerin yaptıklarına dayanamayıp intihar eder. Onun yerine aslında mühendis olan ancak mesleğine uygun iş bulamayan Mark Thackkeray (Sidney Poitier) sınıf öğretmeni olarak başlar. Son sınıfa gelmiş olmalarına rağmen gençlerin eğitimleri çok geride kalmıştır. Üstelik bakımsız ve kıyafetleride özensizdir. Kendi içlerinde birlikte davranan, ailelerinin ilgilenmediği ve şiddete başvurmaktan çekinmeyen, okulun diğer öğretmenlerinin de umudu kestiği bu öğrenciler onu kabul etmezler. Zenci oluşu da ayrı bir sorundur. Asi gençlerin yıldırma hareketlerine dayanabilecek midir? Onların araya koydukları sınırları aşabilmek çok zordur. Bunun içinde mesleğine uygun iş arayışına devam eder, iş ilanları için mektup gönderir.
Sidney Poitier, öğrenci gençlik filmlerinin ilklerinden olan Richard Broks’un yönettiği Blackboard Jungle (1955) filminde asi lise öğrencilerden biri rölündedir. Bu filmdeki öğretmen ise Glenn Ford’dur. Roller değişmiştir. Aslında insanlar iyi midir? Aile ve toplumun kendisinden uzaklaştırdığı bu gençlerin yüreklerine inerek giydikleri zırhı çıkarmalarına yardım etmek mümkün müdür? Bizim Hababam Sınıfı gibi. Ancak Londra’nın kenar mahallesindeki bu lise öğrencilerinin yanında Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı öğrencileri melek sayılır.
Sidney Poitier, ABD’de ırkçılığın en şiddetli olduğu bir dönemde sinemada oyunculuğa başladı. İlk oynadığı sinema filmi olan No Way Out -Can Düşmanı (1950) de Richard Widmark’ın canlandırdığı bağnaz ırkçı bir çete üyesini girdiği çatışmada yaralandığı için iyileştirmeye çalışan doktor rölündedir. Kendisini öldürmeye çalışan bu zenci düşmanını kurtarmaya çalışır. Sonraki filmlerinde de bu iyimser tavrı hep devam eder. Sadece Amerika’da değil tüm dünyada ırkçılık az da olsa azaldıysa. Sidney Poitier’in oyunculuğunun etkisi mutlaka vardır. 1963 yılında Lilies of the Field (Çayırdaki Zambaklar) filmindeki oyunuyla en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazanır. Bu tarihte ilktir ve aynı zamanda ırkçılara atılmış bir tokattır.
Bu yazı bitmek üzereyken (24 Ocak) sinemamızın en önemli kadın oyuncularından Fatma Girik’in öldüğünü öğrendim. O da hep güçlü kadınları canlandırdı. Ülkemizin kadınları sadece filmlerdeki Fatma Girik’ten değil, onun gerçek yaşamından da ilham aldı.
Teşekkürler Sidney Poitier. Teşekkürler Fatma Girik.