Keçilerin Kraliçesi

Hatice Akyıl, kendini bildi bileli keçilerle yaşıyor. 500'den 200'ye inen sayıları onlara yem alamayacak hale gelmesi, keçilerini satarak okuttuğu çocuklarının işsizliği onu bu sevdadan yıldırmıyor. Onları çocukları gibi görüp her birine isim veren Akyıl, ilerlemiş yaşına rağmen küçükbaş hayvancılığı bir kadın olarak yaşatmanın yollarını arıyor. İşte Keçilerin Kraliçesi olarak anılan Seferihisarlı Hatice Akyıl'ın hikayesi...

//Jülide Şehitoğlu


“Ben hiç yağmuru pencereden izlemedim ki
hep üstüme yağdı yağmurlar.”

Bu sözler, 60 yaşındaki  Çoban Hatice’ye ait…

Hatice Akyıl'ın beraber ıslandıkları her birini evladı gibi gördüğü, gözünden sakındığı keçileri…  Ama bunlar bildiğiniz keçilerden değil, her birinin bir adı, karakteri var; Gülfem var mesela, nazlı mı nazlı. Damla, Mehtap, Emili, Ferihe ve diğerleri, hepsi de bir şımarık, bir şımarık, tepenize çıkan cinsten. Ama “can yoldaşlarım” dediği Hatıra ve Ayşegül’ün yeri  başka. Çoban, “can yoldaşlarım” dediği  keçileriyle, konuşuyor, dertleşiyor, çocuklar gibi oynuyor, öpüp, kokluyor. Keçiler de Hatice Akyıl’ın tüm komutlarını eksiksiz yerine getiriyor.  Köylüleri, hayranlıkla izledikleri çoban Hatice’ye, “Keçilerin kraliçesi” diyor.

Çobanlık, Hatice Akyıl’ın tercihi değil, kaderi aslında.  Seferihisar Beylerköyü’nde doğan Hatice Akyıl, daha ana karnında düşmüş keçilerin peşine. Oyun çağındayken Çoban annesiyle keçi peşine düşen Hatice Akyıl, çocuk yaşta oyuna çevirdiği çileli işi, ilk günki gibi şimdi de eğlenceye dönüştürüyor.

Çobanlığın yanısıra kendisinden küçük üç kız kardeşine de bakan Çoban Hatice, daha o günlerde tam 300 keçiyi, dağlara çıkarıp, eksiksiz getiriyormuş. 28 yaşında Sığacık’a gelin giden Hatice Akyıl, kendisi gibi hayvancılık yapan kocası Nuri Akyıl’a yoldaş olmuş. Akyıl çifti, 15 keçiyle başladıkları işlerini, çalışkanlıkları ve deneyimleri sayesinde büyütüp, 500 keçi sahibi olmuş.

Keçilere yem almak için tarlasını ipotek ettirdi 

Elbette,bu iş anlatımımızdaki kadar romantik değil. Hayli zor olan hayvancılık, Akyıl ailesinin geçim kapısı. Ve elbette, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, hayvancılarımızın para kazanamaz hale gelmesi Akyıl Ailesini de “teğet” geçmemiş.  Süt ürünlerinin artık para etmediğini, geçimlerini sağlamak ve çocuklarını okutmakta zorlandıklarını söyleyen Hatice Akyıl, “keçileri sata sata çoçuk okuttum” diyor. Hayvanlarını beslemekte zorluk çeken aile, yem alabilmek için bankadan çektikleri krediyi de ödeyemez hale gelmiş. İpotek ettirdikleri 3 dönüm yemliği kaybetmekten endişe eden Hatice Akyıl’ın en büyük tesellisi keçileri. Hatice Akçıl, “keçilerimle dağlarda dolaşırken huzur buluyorum” diyor.

“Ben okuyamadım, ancak ilkokulu bitirebildim ama çocuklarım okusun istedim” diyen Hatice Akyıl, zorluklarla okutmuş çocuklarını. Ama ne yazık ki ülke gerçekleri bir kez daha tokat gibi patlamış yüzlerine.  Yüksek eğitimli işsiz iki oğlu “atama” beklerken, diğer oğlu Rusya’da iş  bulabilmiş.

“Elim ayağım tuttukça çobanlık yapacağım. İnsanlar yerine hayvanlarla uğraşmak daha iyi. Sevmeyi, sevilmeyi biliyorlar. Tüm bu zorluklara onların sevgisiyle katlanıyorum’’ diyen Hatice Akyıl, Sığacık Dionysos Tapınağı’nın çevresinde keçilerini otlatırken yazdığı şiirlerinden birini paylaşarak sanatçı ruhunu da gösteriyor:

‘’Bu benim hayatım
Benim dağlarım adaçayı, kekik, çam kokar
Yağmurları camdan seyretmedim
Hepsi üzerime yağar.
Yağmur gözyaşım
Rüzgar kardeşim
Hayvanlar dostum
Dağlar yoldaşım benim.
Hayatımı hep hazır ol da yaşadım
Hiç rahat yaşamadım.’’