Odun isteyen çocuk

Yazarımız Betül Üte, kızının okulunda Almanya'da yaşadığı yıllarda gerçekleştirdiği bir sosyal sorumluluk projesi ile çocukların gönüllerini nasıl fettettiğini yazdı. Çocuklardan bir dilekleri resmedilmesi istenildi. Bakın neler çıktı..

Siz çocukken ne isterdiniz? Biri size "Dile benden ne dilersen!" diye sorsaydı mesela. Biz bu soruyu İzmir'de bir ilkokuldaki öğrencilere sorduk. Bakın neler istediler:

Geçen kıştı. Kızımın gittiği ilkokulda okul aile birliğinde görev aldım. Almanya'da çalıştığım bankada her yıl Noel zamanı yaptığımız bir projeyi sundum. Proje okul aile birliği ve okul idaresi tarafından uygun görüldü. Seçtiğimiz, imkanları daha kısıtlı bir okulda okuyan çocuklara öğretmenleri ders esnasında resim yaptıracaklar. Çocuklar resimde gönüllerinden ne geçiyorsa, ne hediye almak isterlerse onu çizecekler. Bu resmin tüm öğrencilere derste ve aynı anda yaptırılmasını rica ettim. Eve götürüp aileleri ihtiyaçlarını yazdırmasın, bir kere de gönüllerindeki olsun diye...

Okul yönetimi ve öğretmenler sağ olsunlar, çok titiz bir çalışmayla bu istekleri topladılar. Her çocuk resmin arkasına ismini sınıfını vs yazdı, isteğine göre ayak numarası ya da bedenini de.

Gün geldi çattı. Ben okula bu isteklerin olduğu resimleri teslim almaya gittim. Müdür beyin odasında resimlerin üzerinde isim ve gerekli diğer detaylar var mı diye tek tek kontrol ediyordum ki bir istek beni kalbimden vurdu. Barış'ın isteği... Barış kendisine "Dile benden ne dilersen" diyen kağıda, dumanı tüten ve önünde odunlar istiflenmiş bir ev çizmişti. Arkasına da çok üşüdüğünü ve odun istediğini yazmıştı.

150 çocuktan hiç biri ne elektronik oyun, ne tablet, ne bilgisayar, ne de başka pahalı bir şey istememişti. Hayalleri bile öyle küçüktü ki! Sarı saçlı bebek, top, atkı ve bere, etek istemişlerdi. Bir de odun isteyen çocuk...

Tabi ki Barış'a odun alındı. Başka şeyler de. Evine bizzat gittim. Evleri ısınmıştı ve Barış'ın ve kardeşlerinin yüzü gülüyordu. Bir kaç yıl önce doğudan İzmir'e göçmüşler. Babası buralarda iş bulamadığı için Irak'a iş aramaya gitmiş. İyi ki Kürtçe biliyordu babası.

Bizim onları ziyaret ettiğimiz gün iyi haber geldi, babası Irak`ta iş bulmuştu. 7 yaşındaki Barış da o minicik bedenindeki kocaman yüreği ile evdeki tek erkek olarak aile reisliği görevini üstlenmiş, başarmış ve eve yakıt getirmişti...

Hepimiz gözümüzü, yüreğimizi çevremizdeki Barışlar'a açalım, yarının sahiplerine sahip çıkalım!