24 Haziran tarihi yaklaşırken partilerin bu kısa sürede pek çok ayrıntıyı atlayacağı kesin. Partiler, genel seçimler öncesi adayları ancak duyuracak ve geriye kalan 1 aylık süreçte de saha çalışmasına yönelecek.
Süreç devam ederken İzmir özelinde seçmenin oyunu neye göre belirlediğini hatırlamakta fayda var. İzmir’in havası, denizi, kızı derken seçmeni de özeldir tabiî ki. En önemli özelliği de demokratik olmasıdır…
İzmirli seçmen, futbol takımı tutar gibi parti tutmayan, konjonktüre ve adaylara göre yerel seçimlerde karar verebilen bir seçmendir. Demokrasinin sağ-sol alternatifini iyi değerlendirebilmekte, özellikle büyükşehir için kimi zaman sağ, kimi zaman sol adaylara yönelebilmektedir.
Buna 1983'de Burhan Özfatura (ANAP), 1989'da Yüksel Çakmur (CHP), 1994'te Burhan Özfatura (DYP) ve 1999'da Ahmet Piriştina (DSP) ve Aziz Kocaoğlu (CHP) örnektir.
KARARINI SON 3 GÜNDE VERİR
İzmir’deki seçmen üzerinde yapılan araştırmalar aslında Türkiye genelinin alışık olmadığı bir durumu göstermiyor. Nedir bu derseniz tabi ki ‘lider karizması’ derim. Liderin karizmatik olması İzmirli seçmenin tercih nedenleri arasında üst sıralarda. Tabi bu ilk etapta daha çok yerel seçimlerde belediye başkanı belirlemeye yönelik gibi algılansa da milletvekili tercihinde de etkili bir davranış.
Özellikle liderin karizmasından ve medyatikliğinden önemli ölçüde etkilendiğine inanılan İzmirli seçmenin önemli kesiminin, kararını son 10, hatta 3 gün içinde kesinleştirdiği görülmekte. Buna artık İzmirlinin rahatlığı mı dersiniz, İzmirlinin odaklanma becerisinin yüksekliği mi dersiniz bilemem. Önemli olan demokrasinin en gerekli unsurlarından olan oy kullanma işleminin yerine getirilmesidir. İzmirli seçmenin sandığa gitme oranı da oldukça yüksektir.
KİMLER BLOK HALİNDE OY KULLANIR?
İzmir çok göç alan bir kenttir ve bunun da seçmen üzerinde etkisi vardır. Çok kültürlü bir yapıda kitlesel hareketlerin de belirginleşebileceği yani oy kullanmada bile grup halinde hareket edilebileceği unutulmamalıdır. Bu davranış aslında geleneksel seçmen davranışı olarak da yorumlanabilir. Atalarından miras gibi parti tutanların olduğu geleneksel seçmen kitlesi tüm Türkiye’de olduğu gibi İzmir’in bazı kesimlerinde bu özelliğini hala koruyor. Kentin göçle oluşan sosyokültürel dokusuna bağlı olarak seçmeninin, alt kimliklerine göre blok halinde oy verme ve alt kimlik gruplarında belirgin ayrışma eğilimi gösteriyor.
Örneğin göçmen oylar, yığınsal olarak parti ayırımı gözetmeksizin göçmen adayların olduğu partilere yönelmektedir. Bu durum, kentte henüz alt kimlikler arasında tam bir entegrasyonun olmadığının ve feodal dayanışmanın varlığını sürdürdüğünün göstergesidir.
İZMİRLİ SEÇMEN SAMİMİYET İSTER
Bir araştırmaya dayanmayan fikirlerimi de söyleyerek yazımı noktalamak istiyorum: İzmirli seçmen her şeyden önce samimiyet ister. Dürüstlük ister, şeffaflık ister. Kendisi gibi bilir adayları, kapısını çaldığında içeriye girip derdi dinlensin ister. İzmir’in huzurunu, barışını, özgürlüğünü, dik duruşunu, sevecenliğini, dostluğunu, heyecanını seçeceği kişide arar. Dalkavuklarla, sahtekarlarla, dolandırıcılarla hele hele yalancılarla işi olmaz.