Cumhuriyet Halk Partisi’nin 37. Olağan Kurultayı ‘lider’ seçiminin tek adaylı olmasına rağmen ikinci günün hareketliliğiyle şöleni yaşattı.
Çizikler, Showlar, in’ler, out’lar, kazananlar, kaybedenler çok konuşuldu, konuşuluyor. Neden mi konuşuluyor, parti içi demokrasi var da ondan…
Yeni yol Cumhuriyetin ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandırmaya çıkacak, herkes azimli, herkes kararlı!
İzmir özeline bakacak olursak kutuplaşmaya, taraflarına, il kongresinin rövanşına değinmeyeceğim ben.
Ben aynı zamanda bir partili olarak partinin üst yönetimine İzmir’den seçilen 4 ismin partililer açısından bu zamana kadar nasıl bir konumdaydı, ne kadar bizimleydi, ne kadar değildi, bundan sonra ne olur, örgütün isteklerine, beklentilerine genel merkez ayağında ne kadar karşılık verecekler kısmına daha takık durumdayım açıkçası…
Bu arada unutmadan İzmir il kongresinde gayet başarılı olan, belediye başkan adaylarının belirlenmesinde gayet etkili olan Tuncay Özkan’ın çizik operasyonu sonucu PM’ye girememesi bence parti dengeleri açısından gayet normal…
Normal olmayan yorum ise şu: Özkan ile birlikte siyaset yapıp yerel yönetimlerde başarılı olmuş belediye başkanları hakkındaki yorumlar… Onlar İzmirlinin oyuyla seçilmiş ve hala görevde olan ve çok da başarılı işlere imza atan isimler. Bu unutulmamalı!
***
Parti üst yönetiminde İzmir’den bir isim olacak mı kısa bir süre sonra genel başkanın yardımcılarını atamasıyla öğreneceğiz.
Pek çok şey konuşulurken unutulan şeyler var ve bunlar arada kaynayıp gidiyor bence…
***
İzmir milletvekilliği listesinin en tepesine yazılarak ‘İzmir’ milletvekili olan Selin Sayek Böke’nin istifa ederek genel başkan yardımcılığından ayrılması ve yeniden geri dönüp genel başkanla buzları eritmesi anlaşılan ‘gözdeliğinden’ bir şey kaybettirmemiş. İsmi İzmir temsilcisi olarak parti üst yönetimi için kulislerde geçse de ithal değil yerli bir temsilci herkesi çok daha mutlu eder.
Böke’nin seçimdeeen seçimee gören İzmirli ve partililer için ‘genel merkez’ dışında çağrıştırdığı hiçbir şey yok. Ancak her genel merkez kararlı ‘İzmir’ atamalarında en tepede durması bence artık örgüte fazla ağır geliyor.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in il kongresinden bu yana üzerinde durduğu ve PM için adını yazdıracağı bilinen Rıfat Nalbantoğlu’nun aldığı oyu görünce ‘sıkı pazarlık yapılmış’ demeden geçen kaç kişiyiz acaba?
Bu pazarlığın altından neler çıkacak ilerleyen zamanda göreceğiz. İşte örgütü üzen şeyler asıl o zaman ortaya çıkacak gibi…
Nalbantoğlu’nun Kocaoğlu döneminde hiç ortalıkta olmaması, Soyer ile birlikte yeniden İzmir siyasetinin ‘en’ lerine girmesi bir siyasetçi hele ki İzmir özelinde bence büyük başarı.
Öyle ya da böyle Nalbantoğlu PM’de ve 848 delegenin oyunu alarak hem de…
***
İzmir Milletvekili Ednan Arslan’ın İl Başkanı Deniz Yücel’in koruyabildiği ve adını yazdırdığı tek isim olarak 743 olur oyla PM’ye girmesi kimseyi şaşırtmadı heralde.. Abdül Batur ile birlikte hareket eden İl başkanının Arslan’ın adını anahtar listeye yazdırması olağandı… Milletvekili Arslan’ın İzmir’de pek gözükmeden son 1 yıldır genel merkez ağırlıklı çalışmaları da etkili olmuştur tabi ki.
Arslan gücüne güç kattığı bu süreçten sonra İzmir’i ve örgütünü unutmaz umarım…
***
İsmini milletvekili aday adayı olarak duyduğumuz, il kongresinde bir grubun il başkanı adayı olarak adı geçen ancak sonra onlarla da ipleri kopardığı bilinen Devrim Barış Çelik bence bu kez tam bir başarı hikayesi yazdı. Kendi bileğinin hakkıyla 612 delegenin geçer oyuyla PM’ye girmeyi başardı.
İzmir’de bir ‘gruba’ dahil olmadan ilerlemesi pek mümkün görünmüyor, pek çok çalışkan ve deneyimli ve örgütün tanıdığı, bildiği ismin bir grupla hareket etmemesinin sonucunu gördük zaman içinde…
Ama belli ki ağlarını sağlam kuran, umut vadeden bir siyasetçi. Göreceğiz…
***
Ve YDK’nın en yüksek oyunu alarak yeniden seçilen İzmir Milletvekili Mahir Polat’a da bol sataşmalı yeni bir dönemde başarılar dileyelim. Genel merkezle İzmir ağlarını güçlendirmesini umut edelim…
***
İsimler, kavgalar, koltuklar hepsi gelip geçici de aslolan şu: ağaçların, böceklerin, hayvanların, gençlerin, çocukların, kadınların, erkeklerin, işçinin, emekçinin, emeklinin, memurun, ev hanımının, işsizin, yaşlının derdine derman olabilmek. Bu karanlıktan Cumhuriyeti aydınlığa kavuşturabilmek.
Tüm Türkiye’nin tek beklentisi bu…