Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi, bölgeye ilişkin bütün siyasi denklemleri alt-üst etti. Ortaya çıkan krizi de iyi yönetemeyen Erdoğan, dış politikada zaten gerilemiş olan itibarını iyice bitirdi. Şimdi bu dalganın içeri yansımaması için hamasi milliyetçi nutuklarla set oluşturmaya çalışmaktadır.
Uçağın düşürülmesinin ardından yabancı basının yazdıklarından öğrendik ki, NATO, Türkiye'yi Rus uçaklarının sınır ihlallerine karşı uyarmış. Uçak düşürme ya da uçakların birbirini taciz etmesini beklenmeyen uç bir ihtimal olarak değerlendirmesine karşın, ''Lütfen dikkatli olun!'' demiş.
Rus uçağı, NATO'nun uyarısına rağmen düşürüldü... Yani olay, tamamen Türkiye'nin fevri hareket etmesinin bir sonucudur.
Erdoğan, Rus uçağını defalarca uyardık diyor. Uyarı doğrudur. Çünkü ortada açık bir nota var. Ancak, beş dakikada on kez uyardık açıklaması telaşla söylenmiş hayal mahsülü savunmadır. Düşürülen Menemen-Otogar hattında çalışan bir minibüs değil, son derece geliştirilmiş bir savaş uçağıdır ve askeri uzmanların belirttiği, o mesafeyi maksimum on beş saniyede kat edeceğidir. Beş dakikada değil...
Angajman kuralları ve saire.. Geçin bunları... 2012 yılında Suriye bize ait bir asker jeti düşürdüğünde sorun bakalım Erdoğan neler söylemişti?.. ''Kısa süreli sınır ihlali hiçbir zaman saldırı nedeni olmaz'' demiş olabilir mi?..
Uçağın nerede, Türkiye sınırları dahilinde mi yoksa Rusların iddia ettiği gibi Suriye toprakların da mı vurulduğu ayrı bir tartışma... Erdoğan yandaşları dışında kimse Türkiye'nin resmi açıklamalarına itibar göstermiyor, inanmıyor... Bir ülke için böylesi bir tablo kritik eşiktir... Erdoğan bunu da görmüyor...
Dünya görüşümüz, olaylara ve gelişmelere bakış açımız birbirine 180 derece zıt olsa da, sıkça eleştirdiğim siyasal İslamcılar hakkında bazen olumlu bir yan aradığım da olur. Kendi kendime 'akla bu kadar aykırı davranamazlar' der ve düşünürüm. Acaba yargılarımda mı bir eksiklik ya da yanlış var diyerek kendimi sorgularım. Kendimi onların yerine koyup, empati yaparak durumu bir kez de karşı perspektiften yeniden gözden geçiririm... Vardığım sonuç felaketin ta kendisi.. Sanki siyasal İslamcıların beyni çıkartılmış. Beyne hiç ihtiyaç duymadan ya da ortalama insanların kullandıklarından daha az bir yüzdesini kullanarak yaşıyorlar.
Kafasını kaldırıp, dünyaya bakmayı insan nasıl akıl etmez anlamıyorum... Sayelerinde nur topu gibi bir düşman edindik. Rusya’nın diğer ülkelere benzemeyeceğini bilmeyen de yok! Ülkemiz korkunç bir tehlike ile karşı karşıya... İçeride anlatılanları kendine karşı söylenmiş sözler olarak değerlendirip kaale almıyorlar. Kafalarını kaldırıp dışarı da bakmıyorlar... Bakın Rusya'da milletvekillerinden askeri yetkililere, gazetecilerden sokaktaki insana kadar ortak tepki ortaya koyabiliyorlar. Neden?..
Siyasal İslamcılara sorarsanız, onlar değerlerine bizden daha bağlılar diyeceklerdir. Erdoğan, 'Siz kimden yanasınız?' diye sorarken aynısını yapmakta, milliyetçiliği sorgulamaktadır. Böylece kendi yanlışının tartışılmasını önlemeye çalışmaktadır.
Kendi adıma söylüyorum: Ben, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin savaş ve sömürü politikaların karşısında; barıştan, ülkemin bağımsızlığımdan ve diğer halklarla dostluk, kardeşlik içerisinde yaşamaktan yanayım... Emperyalizme uşaklıktan yana değilim... Faşist yönetim biçimlerine, Ortaçağ despotluğuna karşı; demokrasiden, insan haklarından ve adaletten yanayım.
İstanbul'da Rusya elçiliğinin yerini bilmeyen, Rus ve Hollanda bayraklarını dahi ayırt edemeyen lümpen serseri bir gurup, AKP'nin anlattığı 'Türkmen katliamı'nı protesto için gecenin bir yarısı Hollanda büyükelçiliğini yumurta yağmuruna tuttu.
Kendinize desteği bu guruplardan buluyorsunuz, bulabilirsiniz... Ancak bu halk, bu ülke için canını esirgemeyenlerin 'Bağımsız Türkiye' diyenlerin milliyetçiliği sorgulanmaz. Mandacılıkta, emperyalizme uşaklıkta yarışanların gerçek anlamda milliyetçiliği ağızlarına alma hakları da yoktur.
Rusya uçağı, bölgedeki asıl aktörleri AKP'nin izlediği dış politikaya çekmek amacıyla düşürüldü. Ama hesap tutmadı. Erdoğan yalnız kaldı. Ne yazık ki bunun ağır faturasını da Erdoğan değil, Türkiye halkları ödeyecektir...
Düne kadar Suriye'de tampon bölge tezini savunan Türkiye, Rus uçağının düşürülmesiyle kendine tampon bölge oluşturmuş oldu. Suriye’de Cerablus bölgesi için İkide bir tekrarlanan ''Fırat’ın batısı kırmızı çizgimizdir'' söylemi ne oldu derseniz şimdi oralar süt beyaz...