Ekonomi yayınlarında sıkça karşılaştığımız sözcüklerden biri CDS’tir. Ve Türkiye’nin CDS’inin çok yüksek olduğu söylenir durur. Peki nedir CDS? Yükselmesi ya da düşmesi ne anlama geliyor?..
Ticaretle ilgilenenler, yaptıkları işlemlerde ödemelerinin bir kısmını nakit para ile gerçekleştirseler de, bundan çok daha fazlasını değerli kağıt dediğimiz çek ve senetle ya da açık borçlanma ile yaparlar. Hangi yöntemle olursa olsun bunun gerçekleşmesi için bir kredi itibarınızın olması gerekir. Çekinizi ya da senedinizi alacak olanın ya da açık hesap çalışanın size güven duyması şarttır. Bu güven boyunuza postunuza bakılarak olmaz. Sizi ekonomik yönden bilmeleri, hakkınızda bir istihbaratın olması şarttır. Ekonomik olarak iyi durumdaysanız sorun yok. Ekonomik gücünüz o güveni otomatik olarak yaratacaktır. Ya tersi durumda… Asıl sıkıntı bu durumda kendini gösterir. Hangi bankanın çeki olduğuna bakılmaksızın o kağıtlar sadece kağıt parçası olurlar. Burnunuzu sildiğiniz kağıt mendil kadar değeri olmaz. Ya sizinle ticareti red ederler veya sizin alacağınız mal ya da hizmetin maliyeti yükselir. Kısacası ticari partnerleriniz kendisini size karşı sigortalar.
Sigortanın maliyetini siz ödersiniz. Günlük basit ticaretteki bu hal, uluslararası ticarette de benzerdir.
CDS oranı bir ülkenin yükümlülüklerini yerine getirme, yani günü geldiğinde borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği riski anlamına geliyor. Yabancı yatırımcının algısını da yönlendiren bir göstergedir. Yabancı yatırımcı, ya da sermaye her türlü teşvik ve kolaylığa rağmen gelmiyorsa, mevcutlar pılını pırtısını toplayıp zarar etmeyi de göze alarak kaçıyorsa işler iyi gitmiyor olmalı. Ekonomik krizi bir hastalık hali olarak düşünürsek, CDS hastanın ateş ölçüsüdür. Ve CDS yüksekse risk fazladır, düşükse doğru orantılı olarak risk de azdır.
CDS oranı sonuçta tek bir rakam ya da gösterge olsa da, hesaplanmasının içerisine pek çok şey giriyor. Örneğin o ülkenin döviz rezervlerine bakılıyor. Bizde döviz rezervleri çok iyi diyen var mı?.. Merkez Bankası’nın ihtiyat yani en zor durumda kullanacağı parası bile harcanmış. Mevcut rezervin tamamı borç paradan oluşmaktadır.
İkincisi, döviz kuru… Ne halde olduğumuz malum. Daha birkaç ay önce dolar 6.80’lerde idi. Şimdi 7,45’lerde…
Bir başka öğe, enflasyon oranı… TÜİK rakamlarla oynamada çok başarılı. Enflasyon hesabı yaparken sepeti değiştirme rekorları kırıyor ama enflasyon dizginlenemiyor…
İşsizlik oranı tek kelime ile vahim…
Büyüme oranı… Geçtiğimiz Nisan, Mayıs ve Haziran ayında yani yılın ikinci çeyreğinde 9,9 küçüldü…
Bunlara dış politikadaki jeopolitik riskleri de ekleyin ve yaptığınız hesaplamanın bileşkesini alın. Ortaya çıkan CDS’tir.
İçeride algı operasyonunda kimse elinize su dökemez olabilir, parlak nutuklarda harika olabilirsiniz, ama rakamlar ekonomide kırmızı çizgilerin çoktan aşıldığını gösteriyor. Yılın başında Türkiye’nin CDS’i 160 idi, Şimdi 600…